MENÜ
İzmir 22°
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
MÜLTECİ SORUNU
Selma Artar
YAZARLAR
17 Mayıs 2022 Salı

MÜLTECİ SORUNU

 

Ülkemizdeki mülteci sorunuyla ilgili daha önce de yazı yazmıştım ama siz değerli okuyucularımdan ısrarla tekrar yazmam istendiği ve son dönemde ülkemizde mülteci sorunu korkunç boyutlara ulaştığı için tekrar yazmak istedim.

Yıl 2011, Suriye sınırında 900 km’lik alanın mayın temizleme kararı alındı. İsrailli firmaların ihaleyi kazanmasıyla önce mayın temizleme işi onlara verildi, daha sonra AYM’nin bu ihaleyi iptal etmesi sonucu Milli Savunma Bakanlığı yetkili kılındı, o dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz; “ 1 milyon 150 bin 297 metrekarelik alanın mayın temizliğinin yapıldığını açıkladı.”

Mayın temizliği yapılmış bu alanlar şu an Suriye’den gelen sığınmacıların güzergahı!

 

Suriye’de henüz iç savaş başlamamıştı. Suriye’nin kuzeyinde çatışmalar başladığı anda Esad, bu bölgedeki cezaevlerini boşalttı, cezaevinden salınan mahkumların çoğu elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye geldi, böylece mülteci sorunuyla tanışmış olduk. Sınırlarımızın kevgire döndüğünü anlayan Suriyeliler, Afganistanlılar ve Pakistanlılar akın akın sınırımıza yığıldılar.

 

Önce güya geçici sığınmacı denilerek sınır boylarındaki çadırlara  yerleştirildiler, hatta  BM İyi Niyet! Elçisi olarak Angelina Jolie’de bu kampları ziyaret etti, daha sonra tüm Türkiye’ye yayıldılar.

 

Türkiye'de şu an sekiz milyon mülteci var, neredeyse ülke nüfusunun her 10 kişiden birisi mülteci…

Mültecilerin kim oldukları, nerede yaşadıkları, ikamet adresleri bilinmiyor...

İçişleri Bakanlığı bilmiyor, elçilik bilmiyor, emniyet bilmiyor, belediyeler bilmiyor...

Sığınmacı mı, kaçak mı, çete mi, suç örgütü mü belli değil...

 

Avusturya Başbakanı Kurz bile; "Taliban fanatizmini Avrupa’da istemiyoruz. Afganların kalacağı en iyi yer Türkiye! Güvenlikle komşularında kalsınlar. Onlar için Türkiye, Almanya, Avusturya veya İsveç’ten daha iyi“ dedi. 

Türkiye’den ses yok!

 

Ülkemizin bir yerinde de değil, her yerdeler İstanbul, İzmir, Ankara, Edirne, Kars, Konya, Hatay ve diğer onlarca ilimiz mülteci doldu...

Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Önlem alınmaması halinde 12 yıl sonra Hatay! Suriyeli bir belediye başkanına teslim edilecek.” diye endişesini dile getirdi ve şöyle devam etti; “Hatay'daki doğumların yüzde 75'ini Suriyeli kadınlar yapıyor. Yeni doğan her 4 çocuktan 3'ü Suriyeli. Savaş psikolojisi hormonları bozmuş. 11 ayda doğum yapan, 6 yılda 6 çocuk yapan Suriyeli kadınlar var. Çoğunun 3-4 eşi var ve hepsi de çok çocuk yapıyor. Demografik yapı! bizim aleyhimize değişiyor ve iktidarın bundan rahatsız olduğunu düşünmüyorum.”

 

Sen çocuğumu nasıl büyütüp, okutacağım, iş bulacağım diye kara kara düşünürken, yaklaşık 750 bin Suriyeli bebeğimiz daha oldu!

 

Mültecilerin, altın şirketleri var, dernekleri var, hastaneleri var, özel okulları var, restoranları  - lokantaları var, iş yerleri var hatta radyo istasyonları bile var.

 

Peki neden Hükümetten ses yok!

Çünkü hükümet özellikle bunun böyle olmasını istiyor. 

Çünkü “ Ben BOP eşbaşkanıyım.” diyen partili Cumhurbaşkanımız var.

 

Amerika Birleşik Devletlerince hazırlan BOP’ne göre Türkiye de bölünecek 22 ülkeden biri...

Türkiye’ye Irak, Suriye, Libya gibi açıktan saldıramadıklarından, öncelikle cemaat görünümlü ajanlarını, ülkemizin en üst kurumlarına, yargıya, emniyete yerleştirdiler.

Ergenekon, Balyoz vs davalarla Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurguladılar. Bülent Arınç'a suikast yapılacak diye “Kozmik Oda” ya girildi ve T.C.’nin bütün “devlet sırları” Amerikan istihbaratına verildi. 15 Temmuz Darbe Girişimi bahanesiyle rejim değiştirildi. Egemenlik milletten alınıp, saraya bir kişiye teslim edildi.

 

Osmanlı’nın son dönemlerinde, yönetimde hiç bir zaman olamayan Türk halkı yoksul ve cahil bırakılıp, ağır vergiler altında, açlık ve sefaletten inim inim inlerken, gencecik ana kuzuluları, Yemen’de Kafkaslar’da Arap çöllerinde savaşmak için ölüme yollanırken,

köylünün elinden toprakları alınıp, tarım ve hayvancılık bitirilirken, Osmanlı sınırları dahilinde yaşayan azınlıklar, İngiliz, Fransız, Rus Emperyalistlerle bir olup yaşadıkları bu topraklara ihanet ettiler.

Kadın, kız, yaşlı, çoluk çocuk demeden kıyıma kalkıştılar. Kadınlara tecavüz en sıradan olaylarıydı. Erkekleri samanlığa toplayıp diri diri yaktılar, kuyulara atıp üstünü kapattılar ve daha nice  akıl almaz türlü işkenceler yaptılar. Yetmedi topraklarımızı elimizden almaya niyet eden işgalcileri, bayraklarıyla karşılayıp, alkışladılar...

 

Türk Milleti, kendine biçilen kefeni giymedi!

Mustafa Kemal Atatürk gibi cesur, vatansever bir askerin etrafında kenetlendi,  hem emperyalistlere hem de iktidarda olup gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunanlara, son bir cüretle başkaldırıp vatanı düşmana teslim etmediler.

 

Tarih tekerrürden ibarettir! 

 

Türk Milleti nasıl 102 yıl evvel Sevr’i yırtıp, Lozan’ı imzaladıysa; bugün de AB ve ABD tarafından dayatılan emperyalist göç planını yırtıp atarak, Türkiye’nin ve Türk halkının milli menfaatlerini önceleyen bir göç politikası oluşturmak zorundadır.

 

Son olarak; kimse bize Din kardeşiyiz! algısı yaratmasın, yine geçmişte Din kardeşi sandıklarımız, Arabistanlı Lawrence’nin mirasçıları çıktı...

 

Kardeş olabilmek için geçmişte maddi - manevi aynı kaderi, aynı acıyı, aynı sevinci ve aynı tarihi yaşamış olmak gerekir, ülkü birliği gerekir...

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; “Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme