Ege dağlarının kızıydı o.
Giyimiyle, kuşamıyla, yüreğiyle.
Daha 3 yaşındayken,babası Zeus kucağına oturtup, ne tür bir hediye isteğini sorunca, şöyle demişti.
“Dünyadaki tüm dağları bana ver ve benim için seçeceğiniz herhangi bir şehir, Sadece bir tanesi yeterli olacaktır çünkü ben çoğu zaman dağlarda yaşamayı düşünüyorum.”
Bu topraklarda doğmuştu, Ortygia’da.
Ortygia bugün Efes dediğimiz topraklardı.
O yüzden O’na Efes’te dünyanın yedi harikasından biri olan bir tapınak yaptılar.
Tarihin ilk kundakçısı Herostratus, MÖ 356’ın 21 Temmuz’un da o tapınağı yakmasaydı, belki bugün bile ayaktaydı.
Halikarnas Balıkçısı “Anadolu toprağından İonia’nın mavi göklerinden yükselen bir şiirdir” demişti o tapınak için.
Artemis dediler bu güzelin adına.
Antik gezgin ve tarihçi Strabon’a göre Artemis, “insana sağlık getiren” demekti.
Bu sözcük, sağlam, sıhhatli, yaralanmamış, itina edilen, özen gösterilen anlamındaydı.
Etimologlara göre de Artemis ismi Helence değildi.
Avcılık, vahşi doğa, iffet ve bereket tanrıçasıydı.
Yufka yürekli, hayırsever, haksızlığa direnen, affeden bir tanrıçaydı.
Kızlar ile genç kadınların hamisi ve doğumların koruyucuydu.
Sadece Orion’a aşık oldu ama bir kaza sonucu aşkını okla vurdu.
Bu olaydan sonra ışığını kaybeden Artemis babası Zeus'a yalvararak Orion'u bir takım yıldızına dönüştürdü.
Bu yürekli Ege kızı, Troya’ya saldıran Agamemnon, tanrılara hoş görünmek için vahşice kızı Iphigenia'nın kurban etmeye kalkınca, ona engel olandı.
Troya savaşında Troyalılar’ın yanında yer alandı.
Onların atlarını desteklemiş, Diomedes tarafından yaralanan Aeneas'ı iyileştirmişti.
Ege kıyılarında ona çok saygı duydular, onlarca heykelini ve tapınağını yaptılar.
Yüzlerce yıl ona dua ettiler.
Onun onuruna Thargelia Festivalleri düzenlediler.
Zamanla ünü bu toprakları aşıp, Roma’ya ulaştı.
Romalılar ona Diana dediler, başına bir hilal koyup, Ay tanrıçası yaptılar.
Ardından tüm Avrupa’da tanındı.
Bugün Vatikan dahil Avrupa’nın bir çok müzesinde onu betimleyen heykeller, yazıtlar, tablolar yer almakta.
Biz kendi topraklarımızdaki bu kültüre sahip çıkmayınca, el oğlu üstüne atlayıp sahipleniyor işte böyle.
Halikarnas Balıkçısı şu görüşünde ne kadar haklı.
“Artemis’i Yunanistan ve Roma’ya mal etmemiz, bu efsanelerin Yunanistan ve Roma uyruklu yazarların kalemiyle Yunanca ve Latince olarak yazılmış olmasından ileri gelir. Oysa bu efsanelerin çıkış yeri ne Yunanistan’dır, ne de İtalya. Anadolu’dur, Girit’tir, Mezopotamya’dır.”
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), İkinci kez Ay’ı keşfetmeye hazırlanıyor.
Bunun için tarihin en güçlü roketini yaptılar.
Adı, Artemis.
Bizim Artemis.
Cuma günü fırlatılması planlanan Artemis, öldürdüğü sevgilisinin ismini taşıyan Orion kapsülünü Ay’ın yörüngesine taşıyacak.
Amerikalılar birinci Ay keşfindeki rokete de Artemis'in abisi Apollon'un ismini vermişti.
Bilmem ki, başka ne söylesem.