Niye kızıyorsun ki kardeşim?...
Sen!.. Atatürkçü, özgürlükçü, laik, cumhuriyetçi, halkçı, vatansever kardeşim!..
Niye kızıyorsun?..
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş; “Atatürk düşmanı olduğunu” saklamayan; saklamakla da kalmayıp haykıran bir zavallıyı ziyaret etmiş sonuçta…
Ölümü bekleyen bir adama, kendi deyimiyle “insani bir ziyaret” yapmış…
Yapsıııın...
Her gün yapsın…
Bunda ne beis var?... Bunda şaşılası nasıl bir durum var ki?..
Nereye gidecekti Ali?..
Başındaki “sarık”la, “sırmalı entarisi”yle; yani resmi giysisiyle Anıtkabir’e mi?..
Ata’nın huzuruna mı?..
Saygı duruşuna mı?...
Nereye gidecekti sanıyorsunuz ki kızıyorsunuz anlamadım ki…
Varsayalım gitti…
Kabul mü görecekti sanıyorsunuz…
Atam, yattığı yerden bakıp “Aaaa Ali de gelmiş… Ne güzel…” mi diyecekti sanıyorsunuz…
O bilmiyor mu, kimin ne olduğunu!..
O bilmiyor mu, huzuruna gelenin, hangi aşkla, hangi yürekle, hangi planla, hangi programla geldiğini?,.
Siz, Ata’yı orada öyle boş boş yatıyor mu sanıyorsunuz…
Görmüyor, hissetmiyor, bakmıyor, anlamıyor mu sanıyorsunuz!..
Siz bile öldükten sonra Atam’dan korkanları görüyorsunuz da; O hiçbir şeyi görmüyor mu sanıyorsunuz!...
Cuma hutbesinde Atatürk adı bile geçmemiş diye niye öfkeleniyorsun ki…
Geçseydi öfkelenmeliydin aslında…
Yalan olduğunu, riya olduğunu görüp öfkelenmeliydin…
En azından, vefasızlıkta bile bir dürüstlük göstermişler…
Bu bile onlar için bir şey…
Dürüstlük onlar için aslında çok şey…
O kadar uzak oldukları dürüstlük, onlar için çok şey…
Kırk yılda bir gösteriyorlar…
Nasıl bir eza çektiklerini düşünsenize…
Bu eza çekişlerine sevinsenize…
Atatürk, cumhuriyeti kurarkan bile vardı bunlar… Yüreğindki İnsan sevgisiyle, yüzde 5 de olsa bıraktı bu tortuyu… Kıyamadı… Temizleyemedi…
Şimdi onlar, Atatürk dururken, Kadir Mısıroğlu’na gidiyorlar…
Saygı duruşuna…
Son nefesine eşlik etmeye…
Gitsinler!..
Paşa gönülleri nereye istiyorsa, oraya gitsinler…
Ama Ali Erbaş; sen Atam’a gitme…
Diyanet’i kuran, o koltukta oturmanı sağlayan, çoluğunun çocuğunun boğazından lokma diye geçen o maaşı almana neden olan Atam’a gitme!..
Anıtkabir’e sakın gitme!..
Maazallah bir kalkarsa yerinden!..