Sesi titriyor...
Yutkunuyor...
Coşuyor...
Yüreğinde ne hissediyorsa, diline taşıyor... Kulağımıza...
Kasmıyor...
Nasıl gelirse içinden, öyle... Ama içi derken, yüreğinden...
Naz’a “Nazo” diyor...
Kaptan Eda’yı mikrofondan öpüyor... Canı istiyorsa tabi...
Mavi saçlı Merve’ye “mavi şimyek” diyor... Çünkü o an, öyle istiyor...
“Aferim Zehra. Helal!..” diye bağırıyor...
Sporcuların hatalarını bile “hiç sıkıntı yok” diyerek morale çeviriyor... Kulaklarına üfler gibi... Duymasalar bile...
Anlatmıyor...
Tam oraya gidiyoyr!..
Filenin arkasında yaşıyor...
Bize de talimat veriyor sık sık “Sosyal medyadan maşallah yazın” diyor...
İzleyiciyi aileden sayıyoyr...Onlarla sohbet ediyor...
Reksal arasını bile, tek kelimeyle “ayrılmayın” talimatıyla veriyor...
Yüreği elinde, duyguları dilinde...
Aşık ediyor fileye beni bile...
Tekniğini biliyor... Taktikten anlıyor... Ve filedeki sporu bilmeyene üşenmeden tane tane anlatıyor...
İstatistikleri seviyor... Ama o rakamlara sevgi şırınga edip hepimize öyle veriyor...
Hem takımımıza, hem rakibe ait öyle bilgiler veriyor, öyle hikayeler anlatıyor ki, bu kadarını Google Amca bile bilmiyor...
Susmuyor...
Ama hiç boş konuşmuyor...
Kapat gözlerini, maçı seyret!.. Öyle yani!..
Tıp yapamıyor, ama o, körün gözünü açıyor gözünü...
Maçı onlara izletiyor...
“Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez” diyor... Ne güzel diyor...
Milli maçta bile tarafsız olmaya çalışıyor...
Tek taraf olduğu şey, voleybol...
***
Adı, Başak Koç!..
Eski bir voleybolcu... Şimdilerde bir radyoda voleybol programı yapıyor ve özellikle d milli maçları 4 yıldır ekranlarda anlatıyor...
Öyle güzel anlatıyor ki, maçı bırakıp gitmenize bile izin vermiyor...
O futbol kanallarında avaz avaz bağıran, futbolcuların isimlerini bile ağızlarını yaya yaya “havalı” anlattığını sanan güruh için örnek alınası bir spiker...
Teşekkürler Başak Koç...
Ağzına, yüreğine, yüreğindeki voleybol aşkına kuvvet...
Bu spor, seninle inan bugüne kadar olmadığı kadar güzel...
Tiryakin olduk.
Bilesin...