Yılın en çarpıcı haberi, gözden kaçtı... Bazı internet siteleri de haberi farkedip yayımlasa bile, bence getirmesi gereken sesi getirmedi...
Olay şu...
31 Mart yerel seçimlerinde, Bilecik Belediyesi, AKP’den CHP’ye geçti... Ve yeni Belediye Başkanı Semih Şahin büyük tepki aldı...
Tepkiler haklıydı...
Sayın Başkan Şahin, ilk icraatında Bilecik Ertuğrul Gazi Mazesi’ne el atmış, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in babası Ertuğrul Gazi’nin bu müzedeki heykelini kaldırtmıştı...
Bilecik ayağa kalktı...
Yapamazdı... Kültürel mirasa sahip çıkmıyor, bu hareketiyle Bilecik için büyük önemi olan müzeye adını vermiş bir Osmanlı büyüğüne hakaret ediyordu...
Ortalık karıştı...
Şehir çalkalandı... Yeni Belediye Başkanı, kültürel mirasa zarar verip, Osmanlı düşmanlığı yapıyordu... Ecdada sahip çıkmıyordu... Heykellerini kaldırıyordu...
Oysa gerçek çok farklıydı...
Geçmiş AKP Belediyesi, müzeye Ertuğrul Gazi heykeli yaptırıp en gözde yerine yerleştirmişti... Ama durum önce bu heykeli oraya yerleştirip, ardından da tepki gösterenler açısından daha vahimdi...
Ve nihayet gerçek; heykeli müzeden kaldıran ve “ecdada (!) saygısızlık eden” Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin tarafından açıklandı...
Müzedeki heykel, Ertuğrul Gazi’ye ait değildi çünkü...
Kime aitti derseniz; sıkı durun...
AKP’li Belediye’nin müzeye Ertuğrul Gazi heykeli diye yaptırıp ihtişamla yerleştirdiği heykel, TRT-1’de yayımlanan ERTUĞRUL GAZİ dizisinin başrol oyuncusu ENGİN ALTAN DÜZYATAN’ın heykeliydi...
Biri ecdada sahip çıkmıyor diye tu kaka edilip yerden yere vurulan yeni belediye başkanı, öte yanda Aktör Engin Altan Düzyatan’ı “Ertuğrul Gazi” sanan, ya da ayırdedemeyen zihniyet...
Şimdi siz söyleyin...
Bu haber, yılın haber değil de nedir?..
----------------------------
GEÇ DESA YAZMALIYIM...
Türkiye, geride bıraktığımız Pazar akşamını ekran başında geçirdi... Sadece İstanbul değil, tüm ülke 17 yıldır yapılmayanın yapıldığını görünce “ne olacak acaba” diye TV başına kuruldu...
Beklenen sansasyonel bir durum olmadı... Beklenen frapan bir sonuç da çıkmadı... Program başlarken anketlere göre önde olan Ekrem İmamoğlu’nun değil, Binali Yılldırım’ın puan toplaması bekleniyordu, olmadı...
Yıldırım’ın farkı kendi lehine çevirecek bir hamlesini göremedik. İmamoğlu da, “beraberlik bana yeter” düşüncesiyle ayağını her topa uzatmadı...
İki adayın da kendilerine öne taşıyacak hamlelerinin olmaması, bu fırsatı Yıldırım’ın teptiği izlenimini uyandırdı bende...
İki aday arasında; kültür, sosyal yapı, şehre hakimiyet, sorunlara hakimiyet, rakibe saygı ve samimiyet konusunda belirgin açılar vardı...
Ortada düello tadında bir program olmasa da, ben tüm bu konularda iki aday arasındaki farkı gördüm... Seçmen de kendince görmüştür mutlaka...
İsmail Küçükkaya ise, iki politikacıdan daha “politik” bir yönetim anlayışı gösterdi... Genel olarak yaşamda da herkese eşit mesafede duran kişiliğiyle tanınan Küçükkaya, belli ki tartışmanın hararetlenmesinden, iki adayın diyaloğa girmesinden yayının selametinden çok kendi adına çekindi...
Sanki biraz daha esnek olabilse, biraz daha adayların diyaloglarına izin verse daha renkli bir yayın olacaktı...
Haa unutmadan söyleyeyim...
17 yıldır ikili TV programlarına yanaşmayan iktidarın bu son programdan sonra bu konuya yeniden yanaşacağını hiç ama hiç sanmıyorum...