“Ne kadar şık giyinmişsin” derler.
Ya da “ne kadar jantisin.”
Veyahut şimdilerin modasıyla “tarz olmuşsun.”
Giydiğini kendisine yakıştıranlara söylenir bu sözler.
Aslında “şık, janti ve tarz“ bize uzak kelimeler.
Üçü de yabancı dillerden geçme.
Oysa eskiden üçünü de anlatan güzel bir deyim vardı dilimizde.
Giyim kuşamına dikkat edenlere denirdi.
“İki dirhem, bir çekirdek.”
Dirhem’in ağırlık ölçüsü olduğunu biliyoruz.
Peki çekirdek ne?
Belki yeni nesil bilmiyordur diye hatırlatmak da fayda var.
*. *. *
Yaşadığımız coğrafyanın bir meyvası olan Keçiboynuzu doğanın büyük bir mucizesi aslında.
Çünkü keçiboynuzu çekirdeği doğada ağırlığı değişmeyen tek tohum.
Dünyanın her yerinde aynı ağırlıkta.
Bu yüzden eski çağların en bilinen ağırlık ölçüsü.
İçine su alma özelliği çok zayıf olduğu için güvenilir bir ölçü.
Bir keçiboynuzu çekirdeği yaklaşık 200 miligram.
Adına karat deniliyor.
Karat, yüzlerce yıldır Akdeniz, Ortadoğu ve Mezopotamya'nın kadim kültürlerinde altın, elmas gibi değerli madenlerin, kıymetli taşların ölçüsü.
Araplar(da, Selçuklular’da ve Osmanlı’da da karat kullanılıyor.
Onaltı keçi boynuzu çekirdeği bir dirhem ediyor.
Osmanlı döneminde iyi giyimli biri sarrafa gittiğinde iki dirhemlik bir altın ya da mücevher alırsa, sarraf teraziye iki dirhemin yanında bir de çekirdek koyarmış.
Bu o müşteriye bir iltifat, bir itibar göstergesiymiş.
Kapalıçarşı çok uzun yıllar bu geleneği sürdürmüş.
O nedenle iyi giyinen, kıyafetine özen gösteren kişilere "İki dirhem, bir çekirdek" deniliyor.
*. *. *
Sizce hangisi iyi.
“Ne kadar şıksın.”
“Çok jantisin.”
“Tarz olmuşsun.”
Ya da…
“İki dirhem, bir çekirdeksin.”
Seçim sizin.