Ulusal liglerde sezon sonu yaklaşıyor...
Şampiyonluğa sevinenler, düşü gerçeğe dönüştürmek için gün-saat sayanlar...
Şampiyonluk hesabını play-off maçlarına erteleyenler...
Ve tabi kaçınılmaz son olarak bulundukları liglere veda edenler...
Kimi sevinir, coşar eğlenir...
Kimine hüzün düşer...
Sporun doğasındaki gerçek; kazanmak da, yitirmek de var!
Aklını, becerisini, tekniğini doğru kullanan kazanıyor...
Günü "idare" etmekle, "doğru yönetmeyi" bilmeyenler; doğru iletişimi kuramayanlar yeniliyor!
Futbolun büyüyen, endüstriye evrilen ekonomisine karşı önlemlerini alamayanlar; yönetimsel düzeni oluşturamayanlar azgın dişlinin çarkları arasında eziliyor...
Doğrusu bu ya...
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
X
Çevrenize bir bakın şöyle...
Futbolla ilintisi olmuş 50 yaş ve üstü hemen herkesin yakınması aynıdır:
"Nerede bizim mahalle arası futbolumuz; semt sahalarımız ve yıldızlarına ne oldu?"
Yok oldu!
Bitti!
Çünkü, ne mahalle arası futbolu kaldı, ne de semt sahaları...
Mahalle takımları da gitti, onların yarattığı yıldızlar da!
Çocukları yıldız futbolcu olsun diye çırpınan ana-babalar da yavaş yavaş yitip gitti...
Para tuzağına dönüşmüş futbol okulları özellikle yaz dönemlerinde ortaya çıkıp, sonrasında kayboluyor ya...
Bir kaç altyapı tutkunu işi disiplinle sürdürmeye çalışsa da...
O eski zamanlardaki gibi futbol yıldızları parlamıyor...
Topu ayağına aldığında tekniğiyle tribünleri heyecanlandıran futbol sanatçıları görülmüyor...
Görsellik kayboldu! Futbolun sihirli atmosferinen uzaklaşmaya başladı sevenleri...
Futbolun sanayileşmesi böyle bir son getirdi!
X
Dünya futbolu yönetiminden transfer politikalarına...
Toplumun ilgisini daha yoğunluştıracak yeni düzenleme arayışlarıyla futbol sanayisini "nasıl geliştiririz" düşüncesiyle var gücüyle çalışıyor...
Gelirleri artırıcı düzenlemeler; oyun planlaması; futbolu daha bir zevkle izlenebilecek oyun kuralları uygulamaları; naklen yayın gelirlerinin artırılması; futbolun altyapısına yönelik işbirliklerinin ülkeler bazında geliştirilmesi vs.
Her alanda belli bir disiplin çerçevesinde ilkeler dizini oluşturuyor, uygulamaya koyuyorlar...
Afrika'dan Asya'ya futbolun gelişimi ile ekonomik büyümesini sağlamak için her türlü düzenlemenin içinde oluyorlar...
Afrika ve Asya ülkeler futbol şampiyonalarının son yıllarda ilgiyle izlenmesi boşuna mı?
X
Dünya gelişime koşarken...
Bir de bizim futbol düzenimize bakın isterseniz...
"Herkes gider Mersin'e, biz de tersine..." derler ya...
İşte öyle bir şey...
Ne bir düzen ne birlik!
Her şey darmadağın...
Bir federasyon var; özerk olduğu söylenen ama siyasi yapılandırılmış!
İş yapması beklenirken, yönetmesi istenirken; onlar "idare" etmeyi seçmiş!
Her gün bir tartışma; her an bir olay; her olayda çözümsüzlük; sorunları halının altına süpürme yöntemi!
Yetmezmiş gibi...
Kendinden olana "lolipop", olmayana "ceza" yöntemini bellemiş bir anlayış!
Ve ortada çözüm bekleyen sorunlar yumağı!
Patlamak üzere her gün havalanan bir futbol topu!
x
Böyle bir görüntüde...
Ligler biterken "hüzün de var" diyoruz ya!
İşte büyüyen, gelişen endüstriyel futbolun yok ettiği kulüplerdir bulundukları liglere veda edenler!
Bulunması gerektiği söylenen yerlerin, başarıların çok uzağına düşenler!
Süper Lig şampiyonu olmuş Bursaspor; Türkiye Kupası sahibi olmuş, yıllarca asansör takım konumunda kalmış, asırlık geçmişiyle Altay; Türkiye Kupası ve Süper Kupa sahibi Akhisarspor, Ege'nin Süper Lig müdavimlerinden, Rıza Çalımbay ile Avrupa'da görünmüş Denizlispor alt liglere, amatöre kadar gitti!
Günü kurtarma mücadelesi, bilinçsiz yönetimler, kulübü değil kendini düşünen anlayışların egemenliği, menecerlerle yapılan yanlış anlaşmaların getirdiği noktada, yabancı oyuncu ve teknik adamlara yapılmış milyonlarca dolarlık borçlar dayanılmaz boyuta ulaştı ve sonuç ortada...
Çıkıp da özeleştirisini yapan kimse de yok ortada!
Vay gidene!
X
Görüldüğü gibi endüstriyel futbol "aklını kullanamayanı", "iyi yönetilmeyeni" dişlileri arasında öğütüyor ve yok ediyor!
İyiyi, güzeli, doğruyu görmek ve duymak istemeyenlere örnektir...
Tepişin bakalım daha ne kadar sürecek?