"Futbol endüstrisi" oluşurken sistemin salt izleyicisi konumunda olan federasyonundan kulüplere tüm birimler, zamanında yapılmayanların etkisiyle dökülüyor...
Bir dönem çok övünülen futbolumuzun marka değeri yerlerde!
Kulüpler birer birer dökülüyor; yok olma tehlikesiyle karşı karşıya!
Dört büyükler Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'un borçları 30 milyar lira düzeyine geldi! Diğerlerini düşünün artık!
Tribünlerde taraftar yok; yayın gelirleri düşüyor!
Yabancı oyuncu, teknik direktörlere giden paranın büyüklüğü ortada!
Futbolu "kaosa sürükleyen" olayları çözmek bir yana, öteleyince ortaya çıkan güvensizlik sürüyor!
Yani neresinden baksanız hemen her veri "çöküşü" gösteriyor...
Böyle bir ortamda FİFA da 7 Süper Lig kulübüne transfer yasağını açıkladı; alt liglere gelen cezaları da eklendiğinde gerçek tam da "iflas" diyor...
Ne var ki...
Futbol dünyamız sessiz, suskun; hayret verici!
Nereye varacak bu işin sonu?
X
Futbolun çözülmesi gereken onlarca sorunu var...
Altyapı, üstyapı, kulüplerin borçları, hakem ve VAR sorunları, transfer yasakları...
Bağlı olarak kulüplerin yönetim-şirketleşme sorunları; öyle ki konu tek adam yönetimlerine kadar gitti!
Bir çok kulüpte futbol şirketleşerek ayrıştırıldı; bir tek kişi istediği gibi kararlar alıp yönetiyor!
Örneğin İstanbulspor!
"Ben bu takımın sahibiyim" deyip takımı sahadan çeken bir başkan gördü Türkiye!
Örnekleri Süper Lig ve alt liglerde çoğaltabilirsiniz!
Kulüplerin içi boşaltılıyor; taraftarla arasına mesafe konuluyor!
Daha da açıkçası...
Kulübün adı var ama "ruhu" yok oluyor!
X
Yaşıyoruz ve görüyoruz!
İzmir'de Altınordu şirketleşiyor ve altyapıya yöneliyor derken yaşananlar ortada!
Futbol şirketinin başındaki iş adamı ile Altınordu'nun emektar taraftarının arası açıldı! Takım taraftardan uzaklaştı!
İşler iyi gittiğinde kimse göremedi ama düşüş belirginleşince futbolun sahibi araya "set" çekti!
Gerçek gün gibi ortada bir türlü bir araya gelemiyorlar; dernek "ya takım üstümüze kalırsa" diye mi ürküyor ne! Hiç bir şeye ses çıkaramıyorlar! Düşünün Altınordu başkanının olduğu yerde futbol AŞ'nin bir çalışanı bile daha çok öne çıkabiliyor. Kulübün 100. kuruluş yılında Anıtkabir'e ziyareti anlatanlar, yaşadıklarına inanmak istemiyorlar!
"Bir avuç kaldık biz ne yaşıyoruz" bunalımında Altınordu'lular!
X
Şimdi Altay'ı çok kötü günler bekliyor!
Gelmiş geçmiş tüm yönetimlerin bugüne gelişte sorumlu olduğu kulübe son darbeyi Özgür Ekmekçioğlu'nun vurduğunu savunanlar çoğunlukta!
Zaten milyonlarca lira borç birikmişti; savunulara göre Ekmekçioğlu, kendi şirketi gibi yönettiği kulüpte istediği gibi oynadı, yoğun transferler, gelenler gidenler derken, borç ikiye katlanıp, alacaklarına da temlik koyarak, kulüpler yasası çıkmadan kendini ibra ettirerek gitti ve iş içinden çıkılmaz oldu!
Yani Altay battı!
Kulüp henüz şirketleşmedi; genel kuruldan şirketleşme kararı çıkmasına karşın almaya istekli tek kişi yok!
Kim alır bunca borç yüküyle Altay'ı?
X
Kulüplerin içine boşattılar, gerçek "takım aşıkları, renk tutkunları" kalmadı; "ruhu" yok oluyor...
Bunu da, büyük umutlarla yönetimlere girip, başkan olup sonra da içeride destek sağlamak için üyelikleri yenileyen, kendi yandaşlarını kulüplere dolduranlar yarattı!
Gerçek tutkunlar dışarda kaldı; yandaşlar başkan ve yönetimle gelip, sonrasında kayboldular!
Bugünden yarına bakarken görülmesi gereken bir gerçek de budur!
Dört büyük takım maçlarının dışında oynanan (özellikle de kupa maçlarını dahil edin) maçlara bakın, yedekler, stat görevlileri taraftardan fazla çıkar!
Yapılan araştırmalardaki rakamlar bunu ortaya koyuyor...
Salt şampiyonluk mücadelesi veren kulüplerin taraftarı tribüne koşuyor...
Fenerbahçe ve Galatasaray burada öncü; diğerleri ise Beşiktaş ve Trabzonspor...
Diğer Süper Lig takımları ise 10 bin seyirci rakamının çok altında!
Geliri olmayan, "ruhunu" yitiren kulüpleri kim ne yapsın?
X
Kulüpler için "Battı-batıyor, gitti-gidiyor" derken...
Futbolun kazanı kaynadıkça kaynıyor!
Eriyen, yok olan ne?