"Sualtı"nda kurtarma operasyonu!
Türkiye'de spor federasyonları kanuna göre özerktir...
Gençlik ve Spor Bakanlığı denetiminde genel kurullarını yaparlar; yönetimlerini belirlerler!
Biliriz ki, kamuoyuna da yansıdığı biçimiyle o özerklik salt kanun maddesi olarak vardır! Seçimler de konulan kurallara göre yapılmaktadır!
Öyle midir?
Tartışılır!
Çünkü...
Türkiye Futbol Federasyonu dahil, tüm spor federasyonlarında siyasi iktidarın, yönetici otoritenin "işaret ettiği" isimler göreve gelir; yönetim kurulları Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın isteği doğrultusunda şekillenir!
Bugün hangi spor federasyonuna bakarsanız bakın, sporun içinden gelen çok az isimle karşılaşırsınız! Varsa da, siyasetin yönlendirmesiyle işin içine girmişlerdir!
Ve bu yönetim kadroları müteahhit, iş insanları, siyasetle "akçeli işlerden" bağlantılı kişilerden oluşmuş nedense!
İşinde, eğitiminde, başarısında belirgin yükseliş ve Türk sporuna Dünya ölçeğinde başarıları yaşatan federasyonları bu örneklerin dışında tuttuğumuzu vurgulamakta yarar var...
X
Yukarıda "spor-siyaset-akçeli işler" diye örneklemeye çalıştığımız bir federasyon yönetimi öyküsü, gelen bir mesajla dikkat çekti...
Sporun içinden bir dost, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu'nda son iki yıldır, ilginç gelişmeler yaşandığı konusunda uyarılarda bulunuyor; Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan da "bakan yardımcılığı" düzeyinde müdahalelerin yaşananları değişik boyuta taşıdığını vurguluyordu...
Şimdi iki yıl öncesine dikkat çekilerek başlayan mesaja bir göz atalım:
"Bundan iki yıl kadar önce yapılan TÜRKİYE SUALTI SPORLARI FEDERASYONU seçimlerinde uzun yıllar başkanlık görevini yürüten, Sayın Prof.Dr.Şahin ÖZEN ile karşı listenin başkan adayı Oğuz AYDIN yarıştı. Seçimde yapılan KATAKULLİ ile ÖZEN’in listesine çıkan 3 oy geçersiz (!) sayıldı ve seçimi Oğuz AYDIN’ın kazandığı açıklandı! Yapılan itirazlar sonuç vermedi, seçim sonucu kesinleşti.
Aslında seçimlerde geçersiz oyların çıkması bir projenin sonucuydu. Hepimizin yakından tanıdığı BİR BAKAN YARDIMCISI (kendisi asrın güreşçisi olarak bilinir) seçimlere müdahil olmuş, mevcut yönetime karşı diğer adayı çıkartmış ve desteklemişti. Dediğim gibi seçimlere müdahil olmasa desteği bir ölçüde kabul edilebilir. Ancak TAHKİM KURULU dahil haklı itirazların yukarıdan gelen emirle dikkate alınmadığını herkes görüp yaşadı!
Buraya kadar seçimlerde yapılan hile ve desiseyi anlattım. Ancak asıl sıkıntılı konuya gelelim:
Seçilen başkanın bir ticaret şirketi var. Şirketin iştigal konusu, 'cankurtaran eğitimi' vermek. Yani denizlerde ve havuzlarda görev yapacak olan kişiler, bu şirkete başvurup ücreti karşılığında cankurtaran eğitimi alıp, sertifika sahibi oluyorlar. Fakat bu eğitimlerin açılmasına karar veren ve belgeleri düzenleyen TÜRKİYE SUALTI SPORLARI FEDERASYONU! Sizin anlayacağınız başkan olarak seçtirilen Oğuz AYDIN, yönettiği federasyondan, yine kendisine ait şirkete iş veriyor! Federasyon başkanı bu sektörde faaliyet gösteren diğer firma ya da kişilerle bir ölçüde ticari rekabet içerisinde! Hem işveren hem işi yapan konumunda!
Cankurtaranlar turizmde aranan eleman! Yanlış bilmiyorsam her yıl 7-8 bin civarı yeni cankurtaran sisteme giriyor! Kursa katılanlar bugün rayicinde 5 bin lira kadar ücret ödüyorlar. Bunun %25 kadarı federasyona ödeniyor. Kalanı kar! Yani güzel iş!"
X
Nasıl ama, "ballı kaymak" değil mi?
Tam bir "Sualtı kurtarma" operasyonu!
X
Şimdi durum daha da ilginç boyutta!
Yoğun şikayetler üzerine Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü harekete geçip inceleme başlatıyor. Başkan Oğuz Aydın'ın "SAS Cankurtarma Merkezi"nin sahibi olduğu, federasyonla çalıştığı görülmüş!
Normal koşullarda federasyon başkanı görevden alınır ya da istifa ettirilir değil mi?
Görevden alma yok!
İlginçtir; "ben istifa ettim" diyen başkanın istifası açıklanmıyor!
Bu durumun da, salt zaman kazanmak ve yeni bir aday hazırlayıncaya dek bilinçli olarak yapıldığı iddia ediliyor!
Gerekçesi de, "Olimpiyat Oyunlarına 6 ay kalması halinde seçimli genel kurul oyunlardan sonra yapılır" hükmünün çalıştırılarak, başka bir yönetimin göreve gelmesinin engellenmesi!
Yani olimpiyat takvimi işleyecek, başkanın istifası uygun tarihte açıklanacak, federasyon da yine bakanlığın belirleyeceği kayyuma teslim edilerek yönetilecek!
Bu da iyi değil mi?
Yerseniz!
X
"Türkiye'de spor federasyonları özerktir. Merkezi yönetimin müdahalesi söz konusu değildir" diye savunma yapılıyor ya...
Sormak gerek:
Federasyon ile iş yaptığı bilinen bir kişinin seçilmesi için bakan yardımcısı neden müdahil olur? Sizce etik midir?
Federasyon sisteminin bir süredir kapalı olduğu ve sistem üzerinden işlem yapılamaması nedeniyle sualtı cankurtaran belgelerinin yenilenemediği, bu durumun sakıncalı olduğu vurgulanıyor? Bu sakınca nasıl giderilecek?
Bir başkanın istifası gizlenerek, geciktirilerek sistemin zorlanması neden?
Federasyonu su altından kurtaracak cankurtaran aranıyor!