MENÜ
İzmir
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ALAÇATI!
Ömer Önal
YAZARLAR
13 Temmuz 2020 Pazartesi

ALAÇATI!

Alaçatı’nın tarihi çok eski yıllara dayanır. Alaçatı’da yaşam çok kültürlerin bir arada yaşamın bir mozaiği gibidir. Çalışkan, üreten, bir arada kardeş gibi yaşayan topluluktu. Ne zaman bütünşehir yasasına tabi oldu, Alaçatı elimizden kaymaya başladı.

Alaçatı’da o dönemde yetiştirilen başlıca ürünler; tütün, anason, enginar, kış kavunu, siyah incir ve  anasondu. Ki bugünlerde anason kalmasa da Meydan Larousse’ta bile Çeşme Anasonu’ndan bahseder. Son yıllara kadar Alaçatı Meydanı’nda üreticiler Alaçatı’da tüketemedikleri sebzelerini sabah çok erken saatlerinde nakliye kamyonlarıyla veya sabah ilk otobüsle kimisi Güzelyalı Pazarı’na, kimi Eşrefpaşa Pazarı’nda Cumartesi pazarlarında satar, akşam son otobüsle Alaçatı’ya gelirlerdi. Belki az para kazanırlardı ama mutluydular.

Her geçen gün Alaçatı'da bazı değerlerimiz kayboluyor. Bu değerlerimizi ayakta tutmamız lazım. Alaçatı içinde yaşayan üreticiler halâ saf, temiz duygularını kaybetmemiş insanlar. Alaçatı merkezinde yaşayan insanların vakitlerini geçirebileceği sohbet edebileceği mekânları yaratmak lazım. Akşam yemeğinden sonra yaşayanlar geceleri veya tarlalarına gitmedikleri saatlerde kıraathaneye gider, masalarında tavşan kanı çay veya kahvelerini içer, hoş sohbet ettikten sonra tekrar evlerine giderlerdi.

Şimdiki gibi elektrik faturaları kabarık gelmezdi su faturası, telefon, internet faturaları ona keza. Cep telefonlarını çocuklarımız her yıl bir üst model değiştirmek için yarışıyorlar. Cep telefonu faturaları cebimizi nasıl yaktığını biliyoruz. Evlerimizde tarhana çorbası pişiren kaç aile vardır? Biz yaştaki yaşayanlar evimizde tarhana veya mercimek çorbası içmeden işe gitmezdik. Şimdi ne yapıyoruz? Nerede güzel kahvaltı salonu var oraya gidelim diye akşamdan program yapıyoruz. Aman biz çok ezildik çocuklarımız rahat etsin diye çabalıyoruz. Yaşamak son günlerde çok zorlaştı. Ayın sonunu getirebilmek için bin bir zorlukla karşı karşıyayız.

Merkezde artık huzurumuz kalmadı. Her taraf bar-meyhane doldu. Corona virüs dünyayı yaşanmaz hale getirdi. Maskelerimizi bu sıcak havalarda takmak imkansız hale geldi. Corona virüs tartışılırken başımıza bir de Ayasofya çıktı. Danıştay 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla müze haline gelmesi getirilmesini bozarak ibadete açılması kararını verdi. Türkiye’nin gündemleri ne çabuk değişebiliyor. Çocukluğumdan bu güne hayatımın 40 yılı camilerde geçti. Beş vakit namazı camide kılmaya özen gösterdim. Alaçatı Pazaryeri Camii’nde vakit namazlarında bir safı hiçbir zaman geçmemiştir. Hacımemiş Ağa Camii küçük bir cami olmasına rağmen hep yarım saf olmuştur. Bazı günler müstesna tabii ki...  Ülkemizde ve dünyamıza bilim insanlarımızın yetişmesi gerekiyor. İbadet evlerimizde de yapılır. Hele toprakta namaz kılmak daha da hayırlıdır. Çünkü İslam inancına göre topraktan geldik ve toprağa döneceğiz.

1934 yılında Ayasofya’yı müze yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası olan bir kararı yok sayabilirler ama gönüllerimize kazıdığımız Mustafa Kemal Atatürk’e asla dokunamayacaklar…

Kalın sağlıcakla….

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme