Nereye baksak, kimi dinlesek, hangi haberi izlesek aynı şey!
Sosyal medyaya girip "şöyle bir dolanayım neler oluyor alemde" dersen farklı bir görüntü yok!
Yazılı ve görsel medyanın; internet haber sitelerinin çoğunluğunda benzer görüntüler!
Yakınmalar...
Sızlanmalar...
"Nereye gidiyoruz?", "Nedir bu yaşadıklarımız?" soruları...
Yaşamın geleceğine dair umutsuzluklar...
Çocukların geleceği kaygısı...
Pahalılık...
Ekonominin belini büktüğü insanların yetersiz kazançlarla "kıvrım kıvrım" kıvrandığını belgeleyen haberler, söylemler...
Diğer yanda...
Hak-hukuk-adalet arayışları!
Cezaevlerinde "haksız tutuklamalarla" tutulan insanlar; bu insanların bir an önce salıverilmeleri için mücadele eden insan hakları savunucuları; hukukçular...
Seçilmiş milletvekilini cezaevinde tutan, uluslararası mahkemelerin ve AYM'nin emsal kararlarını tanımayan bir yargı!
X
Tabloya baktığınızda "umutsuzluğu" tetikleyen her şey var!
İnsanoğlunun böyle bir ortamda ve her günü "gerilim" içinde yaşarken "umudu" yaşatması, çoğaltması, geleceğin güvencesi olarak gördüğü çocuklara, gençlere aşılaması da güçleşiyor kuşkusuz!
Ama...
Bilinçli...
Geçmişten hayli dersler çıkarmış...
Ezilmişliği, işkenceyi, haksız tutuklamaları-gözaltıları yaşamış...
Gencecik insanların idam edildikleri döneme tanıklık etmiş... İşçi, öğrenci eylemleriyle her türlü hak arayışında bulunmuş bir kuşağın bugünkü temsilcileri...
Çocukları ve torunlarının böylesi bir umutsuzluk ortamında yenik düşmemesi, ayağa kalkması, mücadele gücünü geçmişten aldığı derslerle göstermesi gereken bir birikimi var bu ülkenin!
Ve kendilerine önemli görevler düşüyor...
"Umudu yeşertmenin" kazanımlarını anlatması...
Umutsuzluk sarmalından çıkış yolunu göstermesi, mücadeleye koşulsuz katılımın zorunluluğunu beyinlere kazıması kaçınılmaz olarak önümüzde duruyor!
X
Medya etkisi ve sosyal iletişim ağlarındaki tartışmalarla, bir seçim yenilgisi "travmaya" dönüştürülmüş; insanların uslarından bile silemeyecekleri derin izler oluşmasına neden olunmuştur...
Yenilgi üzerine "kaybedenler" tarafındaki tüm kesimler için geçerli "eleştirel bakış", tek yönlü, salt CHP'ye yönelik olmuş, ne yazık ki önümüzde bizi bekleyen "yerel seçimleri" büyük ölçüde etkileyecek boyuta taşınmıştır!
Evet "sosyal demokrat" olduğunu savunan CHP'nin ve son seçimde aday olan genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun en büyük özeleştiriyi yapması gerekiyordu. Ve elbet tartışılması ve konuşulması kaçınılmaz hatalar yapılmıştı. İyi de, yenilgi "hazımsızlığı" diyebileceğimiz bir dille insanları toplum önünde "değersizleştirmeye" varacak söylemlerin kullanılması da ne oluyor?
Aynı insan topluluğu, aynı malzeme ve değişmeyen koşullarda gidilmeyecek mi şu kısacık zaman dilimindeki yerel seçimlere?
Bırakınız kendi içlerinde tartışıp-konuşsunlar; yenilenip-yenilenmeyeceklerine, dönüşüp-dönüşmeyeceklerine kendileri karar versinler ve toplumun karşısına nasıl bir yüzle çıkacaklarına karar versinler!
Ders almazlarsa, sandık onlara en büyük dersi verecektir!
X
Görünen köy kılavuz istemez!
X
Sol-sosyalist kültürden gelen bir birikimin desteğini alacak olan "sosyal demokrat" kesim, hiç bir sağ parti ortaklığına, destek arayışına soyunmadan "yeni yol" olarak umut tazelemeli...
Türkiye'de bu birikimi bir araya getirecek güçlü yapının olduğuna önce kendilerinin inanması...
Koşulsuz olarak bir buluşma sağlanması gerekiyor...
Böyle bir oluşumu toplumun zorlaması, tüm sol-sosyalist ve sosyal demokrat parti tabanının harekete geçmesi kaçınılmaz...
X
Umutsuzluğu kırmanın yolu...
Birlikte düşünmek, birlikte yürümekten geçiyor...
Haydi umudu yeşertip çoğaltmaya!
Kırın zincirlerinizi!