Kılavuzumuz ATATÜRK
19 Mayıs, ulusların ulusları sömürdüğü emperyalizme karşı, ulusça açtığımız savaşın başlangıç tarihidir.
Birinci Dünya Savaşı’nda müttefikleri ile birlikte yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun, ülkenin işgaline sessiz kalışı, padişah ve hükumetin kişisel çıkarları uğruna ülkeyi gözden çıkarma ihaneti 19 Mayıs’ı yaratan etkenlerden olmuştur.
İhanete, karanlığa, zulme ve işgale yüreğiyle, yürekleriyle direnecekler olacaktı bu güzelim topraklarda.
Baskıya, yürekleriyle karşı gelenlerin simgesi olarak bir 19 Mayıs günü ulusun bağımsızlığını ve ulusal and “Misakı Milli” ile belirlenmiş olan ülkenin bütünlüğünü kurtarmak için Samsun’a çıkacaktı 38 yaşındaki Ordu Müfettişi Mustafa Kemal.
Çünkü, Falih Rıfkı Atay’ın tanımıyla “Vatanları saraylarının veya konaklarının kapı eşiğinden başlayanlar, iki büklüm, diz üstü teslim olmuşlardı.”
Yeryüzünde emperyalizme karşı ilk ulusal kurtul savaşını başlatan Türkiye’nin 1919’larda açtığı özgürlük ve bağımsızlık bayrağının yükseklere, daha yükseklere çekilme kavgasının verilmesinin üzerinden 99 yıl geçti.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in başlattığı Ulusal Kurtuluş Savaşı yeryüzünde ezilen tüm mazlum uluslara önder oldu.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 95. yılının yaşandığı bir süreçte ise Falih Rıfkı Atay’ın 19 Mayıs 1942’de yazdıklarını anımsamak gerekiyordu.
“19 Mayıs’da iki şeyi düşünmekten geri kalmayınız: Ne’den kurtulduk, nasıl kurtulduk? Bu iki sualin cevabında bütün gelecek zaman vazifelerinin sırları saklıdır. Bir millet nasıl gözü kapalı, elleri bağlı, mezar ağzına kadar sürüklenip gelir ve ölüm pençesi ciğerine işledikten sonra dahi nasıl kendini kurtarabilir. 19 Mayıs’tan önceki ve sonraki günlerin tarihi bize bunları öğretmiştir.”
Mustafa Kemal’in, Mustafa Kemaller’in bu topraklar üzerinde yedi veren gülleri gibi fışkıracağı, beyaz türkülerin söyleneceği, özgürlük ve bağımsızlık günlerinin yaşanacağı günler için ise Falih Rıfkı Atay’ın şu sözlerini de unutmamamız gerekiyor:
“Çünkü gene imtihan günleri gelip çatabilir: göz kara bulutlarla alçalıp ufuklar gözden kaybolabilir: Gene kulaklarımıza zayıf ve yılgın ruhların iniltisi gelebilir. Bir hamlede kalkmak için hazır bulunalım: Reisimiz ve kılavuzumuz başımızdadır.”