Adı Faik Akgün.
Elazığ'da yayınlanan Günışığı gazetesinin yazıişleri müdürüydü.
Üniversite öğrencisi Enes Kara'nın, cemaat yurdunda gördüğü baskılar sonucu hayatına son vermesini haber yapan ilk gazeteciydi.
Araştırdı, soruşturdu, Enes'in arkadaşlarıyla, komşularıyla konuştu ve haberi yazdı.
Başlığı şöyleydi.
"Cemaat baskısına dayanamadı.”
Haber yayınlanır yayınlanmaz ardı ardına tehditler başladı.
Arayanlar Nur cemaatindendi.
"Haberi kaldır" dediler, "Kaldırmam" dedi.
"Öldürürüz, katlederiz" dediler, umursamadı.
"Görürsün sen" dediler, direndi.
Sonra "Sizi mahkemeye vereceğim" dedi.
Biri "Sen beni mahkemeye veremezsin" diye cevap verdi.
Gazeteci "Neden, senin dokunulmazlığın mı var?" diye sordu.
"Evet" dedi cemaat üyesi, "Evet, benim dokunulmazlığım var."
Telefonu kapattılar.
Bir süre sonra gazete yönetimi haberi kaldırdı.
Ardından gazeteci Faik Akgün görevden alındı.
Doğruları yazdığı için onuruyla işinden oldu.
Bu yürekli meslektaşım şimdi Elazığ'da hedef halinde.
Savcılığa başvurdu, tehdit edenlerden şikayetçi oldu ama umudum yok.
Meslek örgütleri, barolar, muhalif milletvekilleri Faik'in kılına zarar gelirse, hepimiz suçluyuz.
Hepimiz...