MENÜ
İzmir
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ÇOCUKLUĞUMUN HIDRELLEZİ
Ömer Önal
YAZARLAR
3 Mayıs 2018 Perşembe

ÇOCUKLUĞUMUN HIDRELLEZİ

Hıdrellez denildiği zaman çocukluk yılları gelir aklıma. Benim çocukluğumda hıdrellez günleri fevkalade önem arz ederdi. Hıdrellezden bir hafta önce başlardı hazırlıklar.


Alaçatı’nın üst tarafında Değirmendağ, Çamkuyu Tepesi, Şehitlik caddesi,çamlık yol,vardı. Buraları yeşillik zeytin ağaçlarıyla kaplı çok güzel bir yerlerdi. Rivayete göre buralarda çok güzel aşklar yaşanırmış.

 

Yeşilliğine doyum olmayan bu güzel yeşillik tepelere Hıdrellez günü istisnasız Alaçatılı herkes giderdi. Aynı zamanda etraf köylerden misafirlerde teşrif ederlerdi. Hazırlığını yapan herkes yola koyulur, arabası olanlar arabalarıyla, olmayanlar merkepleriyle, gençlerse yürüyerek Alaçatı’da olurlardı. Her yıl gidildiği için herkes oturacağı yerini bilirdi. Kimse kimsenin yerine almazdı. Kurallara herkes riayet ederdi.


Hıdrellezde eğlenecek alanlara erken gidilirdi. O günü İnsanların doğadaki yeşilliklere yayılması güneşin doğmasıyla birlikte olurdu. Çiğ düşmüş çimenlerin üstünde tertemiz havayı teneffüs etmek herhalde bir yıllık hasrete değiyordu. Bu nedenle el değmemiş doğa güzelliğine doyum olmazdı. Kuşluk vaktine kadar büyükler etrafı gezer dolaşır, küçükler kendi aralarında bembeyaz papatyaların üzerinde çeşit türlü oyunlar oynarlar, hanımlarsa düzenlerini kurup yemekleri pişirmeye başlarlardı. Burada da her yerde olduğu gibi komşuluk ön plana çıkardı. Hazırlık safhasında bir şeyleri unutanlar eksiklerini bir birlerinden tamamlardı.

 
Gelenek ve göreneklerimiz burada fevkalade güzel yaşanırdı. Bu güzel adetler arasında doğada tavuk kesme ön sırada yer alırdı. Öyle ki kasabanın dörtte üçü horoz keserdi,evlerinde besledikleri oğlaklar kesilir tepsilerde fırında pişirilmiş oğlaklar çilingir sofrasında milli içkiler içilir  ve ziyafetler verilirdi. Herkes kendi adına kocaman kocaman tencerelerde tavuklu bulgur pilavı pişirir, aile sofrasını hazırlardı. Hikmeti Huda o gün her şey çok yenirdi. Büyük tencere pilavlar yanında hoşaflar tüketilirdi. Hane sahipleri geride kalanlara tavuklu pilav ayırmaya çalışırdı.

 

Yemekler yendikten sonra kasabanın gençleri, aile büyükleri sayılan erkekler ayrı bir masa kurup alkol almaya başlarlardı. Keyif sofralarına müzisyenler çağırılır geç saatlere kadar eğlenirlerdi. Genç delikanlılar hafif alkol aldıklarında yavuklularını görebilmek için tur atmaya başlarlardı. Genç kızlarda yavuklularını görebilmek için birbirlerini dürterek “Bak seninki de orada” diye birbirleriyle işaretleşirlerdi. Gençler kendi aralarında kim kiminle anlaştığını bildikleri için arkadaşlarına “Bak seninkini gördün mü?” diye yardımcı olurlardı.

 

Bu güzel günün ilerleyen saatlerinde o yıl kuraksa bir de yağmur duasına çıkılırdı. Cenab-ı Hak’tan böylesi güzel bir günün hürmetine rahmet ve bereket istenirdi. Dualarla, ziyafetlerle, muhabbetlerle, günün sonunda eşyalar toplanır, dönüş hazırlıkları yapılır evlere dönülürdü.

 

Aile içinde akşamdan dilek tutulurdu. Kimi kırmızı gül dalına veya kırmızı karanfile bağlanan bez parçasına dileklerini yazar, sabah güneş doğmadan yazmış olduğu dileğini ağaçtan alıp denize bırakırlardı. Hızır Aleyhisselam’a dilekleri yerine gelsin diye dua edilirdi. Umut bu ya, umut olmazsa hayat neye yarar ki?

 

Geleneğimizin alt üst olduğu, adetlerimizin rafa kalktığı bugünlerde aynı gelenek ve göreneğin devam etmesi umuduyla. Kalın sağlıcakla…

 

Umutların yeşerdiği dileklerin kabul olduğu bir Hıdrellez’in herkese hayırlar getirmesi dileklerimle…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme