MENÜ
İzmir 12°
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ALAÇATI ANILARI
Ömer Önal
YAZARLAR
9 Mart 2018 Cuma

ALAÇATI ANILARI

Sabah kahvaltısında sofranızda süt, yoğurt, yumurta ve çorba olurdu. Gel zaman git zaman derken okula başladım. Hiç unutmam okula başladığımın ilk günü. Alfabeyle kışı bitirirken aylar birbirini kovalamış. Baharı müjdeleyen sarıpapatyalar ve dağ çiçekleri başkaldırıp çıkıvermiş toprağın altından.


Okulda sınıf arkadaşlarımızla hafta sonu için sarı keçimizi ve barca tekemizi gezdirip  Otlatacağız diye buluşma programları yapardık. Sözleştiğimiz gibi hafta sonu elektirik santrali önünde toplanırdık. Yılmaz Kirman, Ahmet Varhan, Hulusi Baysal, Mehmet Ali Şahin, biz kendisini Lakabıyla (Lalo) çağırırdık. Tam ekip olup doğru hurmalık ovasının yollarında yeni çıkmış çimenlerin üstünde hem oturur hem de oyunlarımızı oynardık.

Çimenlerin üstünde lastik ayakkabılarımızla kayarken diğer tarafta dere kenarlarındaki derelerden kurbağa sesleri gelirdi. Yaykın, yakın olduğundan denizin iyot kokusu ciğerlerimize kadar işlerdi. Yavaş yavaş Yaykın’a kadar gitmiş olurduk.

 

Yaykın da dere yataklarından sular çekilince toprakta çıkmış deniz koruğu (Deniz börülcesi) toplar annem, akşam olunca onları kaynatır bol limonlu olarak salatasını yerdik. İlkbahar güneşinin etkisiyle yağmurun çok yağmasında çamurlaşan ve sonra hafifçe kuruyan yarı nemli yumuşak toprağın üzerinde kayması çok eğlenceli olurdu. Ama bir de bakardık ki ya dizimizde kan izleri, ağrı hissetmezdik. Giysilerimiz otlardan yemyeşil olurdu.

 

 Peşinden haydi bakalım, kırmızı gelincik lalesi, nergis, ve sümbül toplamak için koşardık kırlara İlkbaharda güneşin çıkmasıyla baş kaldırmış olan çiçekleri annemin verdiği bağ testeresiyle topraktan söker demetlerdik.Sonra topladığımız çiçekleri pazarda satardık.Kazandığımız parayla akşam Sakarya sinemasına giderdik.Sinemada filim izlemeyi çocukluğumdan beri severdim.

 

 Yine o arada karşımıza çıkan ebe gömeci otunu da sökerdik şöyle toprağın uçtuğu yarı açık yerlerden. Onların içindeki özü yerdik. Nerede şimdiki gibi muz, ananas, avokado, ayva, nar vb...
Ardından Binnaz Abla’nın bahçe kıyısından kurumuş bir karaçalı dalını çeker başlardık dallarına çiçekleri takmaya.

 

Küçücük dünyamızdaki, kocaman evciliklerimizin şimdi hayali ile yaşıyoruz. Şimdiki çocuklara baktığım da ne kadar şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Oynadığımız oyunlarımız hep doğal ve serbestçeydi.

Oysa şimdi küçücük parklarda plastik ve metal oyuncaklar, arabalar, bebekler, hamurlar, hiç benzer mi ki benim Alaçatı’nın o güzelim oyunlarına ve mis kokulu çayır çimen ve topraklarına.

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme