Ramazan Bayramını da içine alan 17 günlük tam kapanma sürecinde, bayramın 3. günü organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in 5. bölümünü yayınladığı video 10 saatte tam 2 milyon kez izlenmiş. Daha önceki videolarının izlenme oranı ise 15 milyonu aşmış.
Sedat Peker’in videoda anlattıkları, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar İçin söylediği iddialar korkunç.
_Taciz.
_Marinaya Çökme.
_Kolombiya’da yakalanan 4 ton 900 kilo kokain.
-Rusya’da illegal bir yapının lideri olan Nadir Salifov (Guli’nin) serbest bırakılması için Emniyet Müdürünün aranması.
-Cezaevinde bulunan bir milletvekilinin, avukat biri tarafından dövülmesi.
-İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar’ın savcı atama kontenjanları.
-Suriye’ye giden silahlar.
-Kendisine verilen korumalar, kendisi için hazırlanan suç dosyasının, kendisine bildirilerek kaçmasının sağlanması ve daha pek çok iddialar...
Tüm Türkiye film seyreder gibi kilitlenmiş diğer videoların yayınlanmasını dört gözle bekliyor.
Mehmet Eymür’ü, Mehmet Ağar’ı, Sedat Peker’i ve bu tarz yapıların varlığını 90’lı yıllardan ve özellikle “Susurluk Olayın’dan” bu yana biliyoruz elbette.
O dönemler Başbakan olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, “Devleti mafyadan temizleyeceğim, bu mesele benim meselem.” demiş, Susurluk bağlantılı olayların araştırılması için Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu tam yetkili olarak görevlendirmiş, bazı şahıslar yargılanarak ceza evine gönderilmişti.
Lakin görünen o ki bu kirli yapılar 90’larda yok edilemediği gibi süreçten daha da güçlenerek çıkmış. Mevcut durum bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sedat Peker, bu videoları ülkedeki kirlilik temizlensin, gerçekler ortaya çıksın diye yayınlamıyor elbette. Belki “Ben çok şey biliyorum, ayağınızı denk alın, beni harcamayın mesajı veriyor.” , belki de “Ben yandım siz de yanın demek istiyor.”
İşin en ilginç tarafı Sedat Peker’in ileri sürdüğü, vahim iddialarla ilgili yargının harekete geçmemesi.
Şurası muhakkak ki Devlet’in devlet olamadığı, Kanun Hakimiyetini sağlayamadığı ülkelerde bu tür yapılar varlığını hep devam ettirecektir.
TRT’de “Payitaht Abdülhamid” adında bir dizi var. Dizinin içinde de
“Baltalı Hano” diye bir karakter...
Merak edip araştırdım kim bu “Baltalı Hano” diye?
Meğer bu şahıs Osmanlı Döneminin ilk ve tek kadın mafyasıymış.
Hikayesi ise şöyle;
İstanbul’da 1800’lerin sonları...
Baltalı Hano gerçek adıyla Hanzade esasen bir kadındır. Annesi ve babası çiftçi bir aile olup, çocukluk dönemi fakirlik ve sefalet içinde geçmişti.
İlkokulu ancak bitirebildi.
Hano küçük yaşlarda babasının baskısı sonucu devrin zenginlerinden birinin oğluyla evlendirildi, ondan bir çocuk dünyaya getirdi.
Oğlu 6 yaşlarındayken kocası vefat etti. Orta halli bir servetin sahibi olan Hano’yu duyan, devrin Kabadayısı Solak Ligor pişmiş etin kokusunu almış ki Hano’ya deli divane aşkını haykırmaktadır. Gel zaman git zaman Hano’yla sevgili olurlar.
Eve geldiği bir gün oğlunu bulamayan Hano, aramadık sokak, girmedik delik bırakmaz ama oğlunu bir türlü bulamaz. Ne zaman oğlunu aramaya çıksa sevgilisi Solak Ligor onu engeller. Bir müddet sonra bu engellemelerden şüphelenen Hano, erkek kılığına girerek, bütün gün sevgilisi Solak Ligor’u takip eder.
Kimi zaman haraç aldığını görür, kimi zaman kavga ettiğini. En son gece yarısı bir hamama girdiğini görüp, arkasından hamama girer. Kapı açılır açılmaz oğlunun Hamamda “hamam oğlanı” olarak zorla çalıştırıldığını görür ve deliye döner.
Hamamda odunları yarmak için bir kıyıda duran baltayı kaptığı gibi, sevgilisini ve o an hamamda bulunan 21 erkeği balta ile tek tek öldürür.
Bir zaman sonra bütün İstanbul Hano’yu duyar ve artık ona “Baltalı Hano” derler.
Dönemin iç isyanları, dış savaşları, çalkantıları derken Baltalı Hano bir türlü yakalanamaz.
Koskoca Osmanlı bir kadın mafyanın hakkından gelememiş, belki de gelmek istememiştir.
Bu arada Baltalı Hano da boş durmamış, etrafına onlarca adam toplamış, mahalleleri ve hatta dönemin erkek kabadayılarını dahi haraca bağlamış, haracını ödemeyen erkek kabadayıları İstanbul sokaklarında döverek rezil etmiştir.
Yaptığı zulümler de bir yere kadardır.
Sonunda yakalanmış, hapse atılmış ve kurşuna dizilerek öldürülmesine karar verilmişti.
Baltalı Hano’nun kurşuna dizilmeden önce son sözleri şu oldu; “21 kişiyi öldürdükten sonra ne devlet, ne de başkaları bana katilsin demedi. Bundan gayrı 17 ay boyunca devlette bendim, hükümdar da!”