Bundan bir kaç yıl önceydi. Fetönün ve Amerika’nın casusu olduğu iddia edilen Rahip Brunson yakalanmış ve tutuklanmıştı. Dünyanın kıskandığı Sayın Liderimiz hepimizi gururlandırarak “Bu fakir! burda oldukça serbest kalamayacaktır.” demiş akabinde “Versinler papazı (fetöyü) alsınlar papazı” diyerek ne büyük bir ticaret erbabı olduğunu göstermiş, gururumuzu ve mutluluğumuzu göklere çıkarmıştı. Reis Sevdalısı Sayın ahalimiz de bu sözleri avuçları patlayana kadar alkışlamışlar ve hep bir ağızdan “Dik dur eğilme, bu millet seninle.” diye haykırmışlardı. Gururumuz zirve yapmıştı lakin durup dururken ve birden bire dolar da zirve yapmış 4tl lerden 6 tl ye fırlamıştı.
Trump öfkelendikçe dolar 7 tl ye dayanmış, ekonomide kriz çanları çalmaya başlamıştı.
Dünyanın kıskandığı Sayın Liderimiz ekonomistti çok şükür ve hemencecik çözümü bulmuştu.
Ahalimizi topladı ve onlara
“Yastık altında ne kadar dolarınız varsa getirin bozdurun.” dedi.
Diğer Reis sevdalıları gibi esnafımız da bu sözü iki etmedi, yastık altında doları olanlar hemen çıkarıp bozdurdular.
Hatta bir kısım esnafımız kendisi bozdurmakla kalmayıp, dolarlarını çıkarmaya üşenen arkadaşlarını da teşvik edecek pek çok girişimlerde bulunmuşlardı.
Misal Berber esnafı dolarını bozdurup fişini getirene bedava traş sözü verirken, dolar fişini gösterene bedava yemek vereceğini söyleyen lokanta esnafımız oldu. Lakin yastık altındaki dolarların bozdurulması kafi gelmemiş olacak ki doları durdurmak mümkün olmamış, dolar 7.5 tl ye doğru zirve yapmıştı.
Neticede “dik duramayıp” Rahip Brunson’ı Amerika’ya göndermek zorunda kaldık. Rahip gider gitmez dolar 5 tl ye kadar düştü.
Reis Sevdalısı Sayın Halkımız “dik dur eğilme” söylemlerinden vazgeçip bu sefer “Dış güçlerin oyununu bozduk” diyerek yine elleri patlayana kadar alkışladılar.
Gel zaman git zaman Merkez Bankası hesabı tutturamayınca dolar yine tırmanışa geçti. Faizleri düşüren başkan bir gece yarısı görevinden alındı, yerine faizleri artıran geldi. Lakin o da sabaha karşı görevinden alınınca dolar hızla yükselmeye başladı ve 8tl yi buldu.
“Ekonominin sorumlusu benim ben.” diyen Sayın Liderimiz müthiş çözüm gücünü yine devreye soktu. Lebalep! doldurduğu kongrelerinde zarifçe tüm illere;
“Gönlün dağından yüce, her şey olsun gönlünce, Ağrı hoşgeldin
Gökte yıldızım ay'ım, yerde sarayımsın, Aksaray hoşgeldin...” şeklinde girişten sonra
“Size bir çağrıda bulunmak istiyorum, yastık altındaki altınları ve dövizleri çıkarın, bozdurun” deyiverdi.
Fakat öncesinde dolar bozdurma yarışına giren esnafımızdan bu sefer çıt çıkmadı. Ne olmuştu da duyarlı, yüce kalpli esnafımız bu çağrıya cevap vermemişti.
Şöyle ki;
“Bir zamanlar köyün birinde hayırsever bir ihtiyar yaşarmış. Huzuruna gelen kimseyi boş göndermez, akıl isteyene akıl, para isteyene para verirmiş.
Bir gün huzuruna bir köylü gelmiş. Hayırsever ihtiyara “Oğlumu evlendireceğim, para lazım demiş.”
Hayırsever ihtiyar da “Kilimi kaldır, ihtiyacın kadar al.” demiş ortada duran kilimi göstererek... Köylü kilimi kaldırmış ve altında bulunan tüm parayı alıp gitmiş.
Aradan epeyce bir zaman geçmiş, aynı köylü, Hayırsever İhtiyarın yanına tekrar gelmiş. “Oğlanı everdik sayenizde, lakin şimdi ona tarlasını ekip biçmesi için, öküz alacağız, para lazım demiş.” Hayırsever İhtiyar yine “Kilimi kaldır, ihtiyacın kadar al.” demiş ortadaki kilimi göstererek.
Köylü sevinçle kilimi kaldırmış, o da ne? para yok! “Ama burada para yok ki” demiş Hayırsever İhtiyar’a.
Hayırsever İhtiyar’da “ Koysaydın olurdu muhterem.” demiş.
Kıssadan hisse...
Hiç şüphe yok ki bu salgının en büyük mağduru esnafımız olmuştur ve kilimin altında an itibariyle hiç bir birikimi kalmamıştır.