MENÜ
İzmir 22°
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
BİNDİK BİR ALAMETE  GİDİYORUZ KIYAMETE
Selma Artar
YAZARLAR
23 Mart 2021 Salı

BİNDİK BİR ALAMETE GİDİYORUZ KIYAMETE

Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa dönemin padişahı ll. Mahmud’a hediye olarak bir zürafa göndermiştir. Habeşistan’da yakalanan zürafayı Mısır’dan kalkan gemiyle İstanbul’a gönderirler. Gemi rıhtıma yanaşırken, limanda toplanan kalabalık bu benzeri bulunmayan hayvanı görmek için can atmaktadır.

Enderun ağaları da büyük bir tantanayla padişahın huzuruna çıkacak zürafayı görmek için Beşiktaş’taki Çinili Meydan’da toplanmıştır.

Gemiden inen zürafayı şaşkın gözlerle seyretmektedirler. Hayranlıkla izlerler hayvanın ağaçların yapraklarını yiyişini.

Başı öküze benzese de öküz değildir, boynu deveye benzese de deve değildir, gövdesi kaplana benzese de kaplan değildir.

Böyle bir hayvanı karşılarında görenler başka bir açıklama bulamadıkları için Allah’ın kudretine şaşırırlar.

Tam o sırada Habeş Ahmet Ağa, hazırladığı senaryoyu başlatmak üzere bağırır:

“Zürafa uğurlu ve mübarek bir hayvan olup onu eliyle tutarak bir kere gezdiren Müslüman, yeryüzünde hiçbir zarar ve ziyan görmez.”

Sonra da zürafadan çok korkan padişahın küpeli çavuşu Abdi Bey’e döner:

“Haydi, Müslüman olan gelsin, zürafayı şöyle bir gezdirelim. Kim bu hayvanı gezdirirse cennete gidecektir.”

Anında Abdi Bey önce eller, ardından da kendini zürafanın üzerinde bulur.

Kalabalığın şamatasından, Abdi Bey’in bağırışından ürken zürafa İshakiye Köşkü’ne doğru koşmaya başlar.

Korkudan fal taşı gibi açılmış gözleriyle padişaha doğru yalvarırcasına bağırır Abdi Bey:

“Ahret hakkını helal eyle efendimiz. İlk menzilimiz ecel beşiğidir. İşte bindim gidiyorum. Elveda.”

 Tercümesi: “Bindim bir alamete, gidiyorum kıyamete!”

Partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iktidarının da şiddetle yeni hikâyelere ve gündem değişimine ihtiyaçları var. Bu yüzden artık yakalayamadığımız bir hızla yeni hikâyeler, gündemler üretme peşindeler.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; cuma gecesi uyuyup ertesi sabah uyandığımızda ülkede olup biteni hayretler içerisinde kalarak izliyoruz.

Cuma günü yürürlükte bulunan İstanbul Sözleşmesi ortadan kaldırılmış, daha 4,5 ay önce atanan Merkez Bankası Başkanı görevinden alınmış, HDP’den milletvekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu Meclis’ten yaka paça atılır olmuş, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’te hilafet yeniden konuşulur olmuş, Diyarbakır il sınırında yaşarken birden Muş il sınırına dahil olmuşsun. Dünyanın hiç bir ülkesinde bu kadar kısa zamanda, bu kadar çabuk gündemin değiştiği görülmemiştir herhalde.

Her şey bundan yaklaşık üç yıl önce Parlementer rejimi terkedip, Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçince başladı.

Türkiye bu andan sonra tanıştı; geceyarısı yapılan atamalar, sabaha karşı çıkarılan kararnameler, beğenilmeyen kararnameleri değiştiren kararnameler, uyulmayan Anayasa Mahkemesi kararları, Mecliste kabul edilen Uluslararası Sözleşmelerin sabaha karşı bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla fesih edilmesi ve daha niceleri...

Bir Kadın yazar olarak en ağrıma giden, Aile içi şiddeti ve Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik olarak 2011 yılında Mecliste bulunan, bütün parti milletvekillerinin oy birliği ile kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi tek kişinin geceyarısı verdiği bir kararla   fesih edilmesi oldu. 

Öncülüğünü yaptığımız, ilk imzalayan olduğumuz, Dünyadaki en büyük gururumuz, “işte kadınlarımız şimdi en geniş haklarına kavuştu” dediğimiz İstanbul Sözleşmesi, maalesef üç beş tarikatın ve cemaatin isteğine kurban edildi.

 Şu muhakkak ki, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, yasal mevzuat açısından her yönüyle hukuka aykırıdır. 

Ancak derdimiz tek bu olsa, 

yine sabaha karşı öğreniyoruz ki; Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal görevinden alınmış. Sebep faizi iki puan artırmasıymış. İnsan merak etmeden duramıyor tabii. Madem öyle faizi sürekli indiren eski Merkez Bankası Başkanını, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı niye azlettiniz?

Anlaşılan tekrar başa dönüyoruz yaklaşık 20 ay gibi kısa bir sürede 4. Merkez Bankası Başkanı değişimi.

Bildiğim kadarıyla bu ülkede parti kapatmayı nerdeyse ortadan kaldıran kapsamlı düzenlemeleri yapan Ak Parti olmuştu. Yapılan bu düzenlemeleri vatandaşlarımız da sevinçle karşılamıştı. Nitekim iyi de olmuş Avrupa standartlarını yakalamıştık ki birdenbire HDP’nin kapatılması yine gündeme bomba gibi düştü. 

Ne oldu şimdi derken bir öğrendik ki, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ısrarla HDP kapatılsın, HDP’li Milletvekilleri ömür boyu siyasetle iştigal edemesin, bir daha parti kuramasınlar buyurmuş. 

Bir de Cumhuriyetten bu yana neredeyse 100 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait Gezi Parkı’nın mülkiyeti var olup olmadığı belli bile olmayan, ne idüğü belirsiz  bir vakfa devredilmesi hususu var. Bu devir nasıl gerçekleşti bilmem ama benim bildiğim tapu devri satış veya bağışlama yoksa mutlaka mahkeme kararıyla mümkün olabilir. Ortada henüz bir mahkeme kararı yokken Gezi Parkı’nın mülkiyeti nasıl vakfa geçmiş  anlaşılır gibi değil. Yürütmenin idari kararıyla böyle bir devir olabiliyorsa hepimiz yandık ki yandık!

Çünkü o zaman hiçbirimizin mülkiyet hakkı kutsallığı kalmamış demektir. 

Yani ezcümle yine bir gece yarısı siz uyurken, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile evlerinizin tapusu elinizden alınır, İzmir il sınırında yaşarken başka bir ile sınırına dahil olursanız hiç şaşırmayın.

Tıpkı George Orwell’ın dediği gibi “Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu!”

Ülkemin son dört günlük gündemi böyle iken Çeşme’yi soracak olursanız “Batı cephesinde yeni bir şey yok!”

Kalın Sağlıcakla

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme