Geçtiğimiz kış çok yağışlı geçmişti ya.
Bu sene zeytin verdikçe, verdi.
Dallardan bereket fışkırıyor.
Bugünler zeytin toplama günleri.
Datça kırsalında hemen hemen herkes zeytin silkmede.
İnsanlar sabah erkenden kalkıyor, yiyeceklerini yanlarına alıp zeytine koşuyor.
Dağ taş heryerde zeytin hasadı var.
Ürün o kadar çok ki, bu hasat bir iki ay sürecek gibi.
Toplanan zeytinler hemen yağhanelere götürüp sıkılıyor.
Sonra.
Toptancılar üreticiden yağı ucuza alıp, marketler de iki, üç katına satıyor.
Üretici değil yine aracı kazanıyor.
Kaybeden ise tüketici.
Ve zeytin ülkesinde insanlar zeytinyağını pahalıya almak zorunda.
Peki niye?
Niyesini birazdan açıklayacağım.
Zeytin bu coğrafyada o kadar kutsal, o kadar değerli ki.
İnsanoğlu'nun tarihi kadar eski bir geçmişi var.
Ya da bir başka değişle, insanlık zeytinle başlıyor aslında,
Efsaneye göre Adem, 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir.
Bu konuda oğlu Şit’i görevlendirir ve onu cennete yollar.
Şit cennetin kapısına vardığında bekçi meleğe durumu anlatır.
Melek ona cennetteki üç ağaçtan aldığı üç tohumu verir ve Adem'i gömmeden önce tohumları onun ağzına koymasını söyler.
Adem öldükten bir süre sonra mezarından üç ağaç fışkırır.
Bunlar zeytin, sedir ve servidir.
Verilen mesaj şudur.
Zeytin, Tanrı ile insan arasında barışı sağlanmıştır.
Yıllar yılları kovalar.
Ademoğulları yeryüzüne çoğalmaya başlar.
Ancak ayak bastıkları her yere kötülük götürmektedirler.
Tanrı bu işe çok kızar.
Belki de Adem'i affettiğine pişmandır.
Ceza ağır olmalıdır.
Öyle ağır olmalı ki, kendi yarattığı insanları tufanla boğmalıdır.
Bir kişi hariç.
Hemen Nuh'a bir gemi yapmasını söyler.
Ve gemiye her hayvandan birer çift almasını ister.
Nuh gemiyi yapar, içini hayvanlarla doldurur ve yeryüzünü sel götürür.
Gemidekilerin dışında dünyada tek bir canlı kalmaz.
Tufan durulduğu zaman Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercini güneşin battığı yere doğru salar.
Güvercin ağzında yeni koparılmış bir zeytin yaprağıyla döner.
Bu suların çekildiğinin müjdesidir.
Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı umudun simgesi olmuştur.
Yıllar yılları kovalar.
Nuh'un gemisiyle kurtulan insanlık Mısır'da muhteşem bir medeniyet kurmuştur.
Mısır efsanelerine göre Tanrıça İsis Mısırlılar'a zeytin ağacı yetiştirmeyi ve ürünlerinden yararlanmayı öğretir.
Bu nedenle eski Mısır'da zeytin tanrısal bir kutsallığa sahiptir.
Firavun Tutankamon'un başındaki zeytin yapraklarıyla örülü taç, adaletin ve aydınlanmanın taçıdır.
3. Ramses, Güneş Tanrısı Ra'ya, zeytin dallarını sunarken şöyle der.
"Senin şehrin Heliopolis'i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır."
Zeytin aydınlanmanın simgesi olmuştur.
Yıllar yılları kovalar.
MÖ. 17'nci yüzyıldır.
Arpişel'in (Ege Denizi) batısında kurulan site devleti Atina’yı hangi tanrının koruyacağı gündeme gelir.
Halk kararsızdır.
Bunun üzerine baş tanrı Zeus Tanrılar Meclisi’ni toplar.
Alınan karara göre bir yarışma düzenlenecektir.
Yarışmada yeni kente en değerli armağanı veren tanrı veya tanrıça Atina’nın koruyucusu olacaktır.
Deniz tanrısı Poseidon savaşlarda çok işe yarayacak bir at yaratır ve meclisin dikkatine sunar.
At rüzgar kadar hızlı koşabilmesi ve güçlü görünümüyle gerçekten göz kamaştırıcıdır.
Yarışmada sıra akıl, bilim ve sanat tanrıçası Athena’dadır.
Athena'nın hediyesi ise bir zeytin fidanıdır.
Bu ağaç büyüyüp yüz yıllarca yaşayacaktır.
Meyve insanlara şifa verecektir.
Yağı yemeklere lezzet yemekler katacak, yaraları iyileştirecek ve geceleri aydınlık saçacaktır.
Ayrıca sıcak havalarda gölgesiyle insanları kucaklacak, soğuk havalarda da odunuyla onları ısıtacaktır.
Yarışın galibi Athena olur.
Kente bu yüzden Athena(Atina) ismi konur.
Poseidon’un yarışı kaybetmesi oğlu Halirrothios'u çılgına çevirir.
Halirrothios, bir gün Athena'nın hediye ettiği zeytin ağacını baltayla kesmek ister.
Ancak balta büyülü bir şekilde ters döner ve Halirrothios’un kafasını keser.
Zeytin kutsallığın simgesi olmuştur.
Bu nedenle Atina'da Solon kanunlarıyla zeytin ağacı kesmenin cezası ölüm olur.
Yıllar yılları kovalar.
MÖ. 8'nci yüzyıldır.
Anadolulu ozan Homeros Ege sahillerinde dolaşmaktadır.
Bir zeytin ağacının gölgesinde uykuya dalar ve rüyasında ağaçla konuşur.
Ağaç Homeros'un kulağına şunları fısıldar.
"Herkese aidim ama kimseye ait değilim, Siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım."
Zeytin ölümsüzlüğün simgesi olmuştur.
Yıllar yılları kovalar.
MÖ 1'nci yüzyıldır.
Akdeniz'de dev bir İmparatorluk kurulur; Roma İmparatorluğu.
Tanrıçaları Minerva Romalılar'a en değerli meyve denilen zeytini armağan eder.
İmparatorluk zeytin tarımını yaygınlaştırır ve yağ sıkma tekniklerini geliştirir.
Böylece zeytin Akdeniz ticaretinde çok önemli bir kalem olur.
Roma İmparatorluğu'nun güçlenmesinde zeytinyağı ticaretinin etkisi büyüktür.
Zeytin bereketin simgesi olmuştur.
Yıllar yılları kovalar.
MS 2019 yılındayız.
Ege ve Akdeniz kıyılarımız zeytin ağaçlarıyla dolu olmasına rağmen Türkiye dünya zeytin üretiminde İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tunus gibi kendisinden çok daha az toprağa sahip ülkelerin gerisinde.
Çünkü üretici kazanmıyor, aracılar kazanıyor.
Yazıya başlarken dedik ya "niye" diye.
Niyesini de bir efsane ile anlatalım.
İncil'den hem de.
Bir gün ağaçlar kendilerine bir kral istediler ve zeytin ağacına gidip, ‘gel kralımız ol’ dediler.
Zeytin ağacı, "insanları onurlandırmak için kullanılan yağımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?’ diye yanıtladı.
Bunun üzerine ağaçlar bu kez incir ağacına, ‘gel sen kralımız ol’ dediler.
İncir ağacı, "tatlılığımı ve güzel meyvemi bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?’ diye yanıtladı.
Sonra ağaçlar asmaya, ‘gel sen bizim kralımız ol’ dediler.
Asma, ‘insanlara zevk veren yeni şarabımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?’ dedi.
Sonunda ağaçlar Karaçalıya, ‘gel sen kralımız ol’ dediler.
“Karaçalı, ‘eğer gerçekten beni kendinize kral yapmak istiyorsanız, gelin gölgeme sığının’ dedi ve ekledi.
‘Eğer bana sığınmazsanız, karaçalıdan yani benden çıkan ateş hepinizi yakıp kül edecektir.’
Maalesef karaçalıyı kral yaptılar.
Kıssadan hisse.
Karaçalıyı lider yaparsanız, kendisiyle birlikte tüm ormanı yakar.
Siz siz olun karaçalıları muktedir yapmayın, barışın, umudun, bereketin simgesi zeytine sığının.