Bugün Dünya Tuvalet Günü imiş.
Artık herşeyin bir günü var.
Kenef Günü.
Hela Günü.
Ya da DefiHacet Günü..
O zaman boktan bir hikayeye ne dersiniz?
*. *. *
İnsanoğlu varolduğu günden beri boşaltım sistemi için yer aramış durmuş.
Bilim adamları, mimarlar, aydınlar yıllarca uğraşmış.
Ne yapsak, ne etsek de, dağlara taşlara sıçmasak!
Sonunda bulmuşlar.
Tuvalet.
Alafrangası var.
Alaturkası var.
Bir de pisuvar.
İster ayakta.
İster oturarak.
Seç, beğen, al.
Biz farklı isimler vermişiz tuvalete.
WC.
Kenef.
Hela.
Abdesthane.
Ayakyolu.
Ve de 100 Numara.
Hepsini anladık da.
Bu yüz numara ne alaka.
Neden tuvalet 100 Numara?.
Gelin tuvaletin kısa tarihine biraz göz atalım.
*. -*. *
İlk insanın ihtiyacını hayvanlar gibi çalı çırpının arasında gidermesinden binlerce yıl sonra Sümerliler oturarak defihacet yapmayı keşfetmiş.
Sonra Mısır ve Hindistan'da yaşayanlar.
İhtiyaçlarını gördükten sonra oturağa düşenleri uzaklara dökmüşler.
Ardından Anadolu'da ve eski Yunan'daki antik uygarlıklar bu sistemi geliştirmiş.
Atıklar oturdukları deliğin içine düşüyor, deliğin altından akan su da onları uzağa taşıyormuş.
Selçuk'taki Efes kentinde o tuvaletler hala duruyor.
Bu çözümü Roma Avrupa'yla tanıştırmış.
Ancak ortaçağ karanlığı bilim ve sanata zincir vurunca işin boku çıkmış.
Ortaçağ Avrupası'nda insanlar tuvaletlerini oturaklara yapıyor, sonra dışkıyı camdan sokağa atıyormuş.
Düşününün.
Yolda yürürken üstünüze gökten pislik yağıyor.
Soyluların sokaklarda büyük şemsiyelerle dolaşmasının nedeni buymuş.
Bu olay kentlerde o kadar büyük sorun haline gelmiş ki, gece sokağa çıkma gafletinde bulunanlar, başına bir oturağın boşaltılmasını önlemek için yürüyüş boyunca “Heed your hand!” (Elindekine dikkat et!) diye bağırmak zorunda kalırmış.
Ama İskoçlar ve Fransızlar İngilizler'den daha kibar insanlarmış.
İskoçlar lazımlığı sokağa dökerken, "Gardly loo!" diye bagırırmış.
Yani, "Gelme, dikkat et"
Fransızlar da "Gardez l'eau".
Çok daha kibar olanlar defihacetini yaptıktan sonra eline lazımlığı alır, boca etmeden önce sokağı kolacan eder, sonra kibarca “Alerteee” diye bağırırmış.
Yani "Dikkatttt"
Ayrıca Fransızların parfümü icad etmelerinin nedeni de buymuş.
Parfümlerin üzerinde yazan “Eau de Toilette” , “Tuvalet suyu” demek.
Fransızlar tuvaletten çıktıktan sonra kokmamak için üzerlerine parfüm dökerlermiş.
Osmanlı'nın Paris elçisi Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi hatıralarında Fransızlar'ın her tuvalet sonrası su gibi parfüm kullandıklarından sözeder.
Ancak çevreden gelen pis kokularla parfüm kokularının birleşmesi çekilmez bir ortama neden olurmuş.
Hani defihacet ile ilgili dilimize yerleşen bir deyim var.
"Tüy dikmek"
O da Fransa'dan.
Uşaklar, Versailles Sarayı'nda koridor köşelerine yapılan pisliklere önce bir kaz tüyü dikermiş. Bir kaç gün sonra da tüyden tutarak, sertleşmiş olan dışkıyı pencereden dışarı atarlarmış.
Atarken de bağırırlarmış.
"Alerteeeee!"
İşte "tüy dikmek" deyimi oradan geliyor.
Dilimize sokan da Mehmet Çelebi.
Bazı uyanık girişimciler bu sokağa dökülen dışkılar nedeniyle güneşlik kısmı geniş şapkalar üretmişler.
Zenginler bu şapkaları giyerek gökten yağan idrar ve dışkıdan korunurmuş.
Fötr şapkanın hikayesi bu herhalde.
Ancak ilginçtir.
Aynı tarihlerde İslam öncesi Arap toplumlarında ve Çin'de tuvalet kağıdı kullanılıyormuş.
Avrupa tuvalet kağıdına yıllar sonra geçmiş.
Bugün kullandığımız tuvaletler de daha yeni sayılır.
Avrupa 20'nci yüzyılın başlarında modern dediğimiz bu tuvaletlerde işini görmüş.
Gelelim bizdeki tuvalet isimlerine.
WC İngilizce "Water Closet"in baş harfleri.
Yani su dolabı demek.
Klozet kelimesi Fransızca "küçük kapalı yer” anlamında.
"Hela, kenef, abdesthane"yi zaten biliyoruz.
Peki 100 Numara ne iş?.
İşte o tam Turkish.
Fransızlar otellerde her odaya bir numara verirken, tuvaletler karışmasın diye kapılarına "00" koymuşlar..
Yani numarasız.
Fransızca "Sans numero”
Ancak Fransız dilinde 100 Numara da aynı şekilde telafuz ediliyor.
Cumhuriyet dönemi Fransa'ya giden bizim bürokratlar ve zenginler "00" yani "sans numero"yu, "cent numero” yani 100 numarayla karıştırmışlar.
Ülkeye döndükten sonra tuvalete 100 Numara demeye başlamışlar.
İşte böylece 100 yıllık hela bir anda olmuş "Yüz Numara"
"Dil ishal oldu mu, söz kenefe düşermiş!" derler ya.
Ne yapalım!
Bizim yazı da bugün kenefe düştü.
İdare edin gari.