Ay iki gündür muhteşem görünüyor..
İnsan seyretmeye doyamıyor..
Özellikle teleskopla..
Kraterleri, vadileri, tepeleri..
Gökyüzünde parlak bir tepsi gibi..
Dün dolunaydı..
Bugün küçülmeye başladı..
Yavaş yavaş hilal'e dönecek..
Sonra tekrar büyüyecek..
Tekrar dolunaya dönüşecek..
Adeta doğuracak..
Tıpkı hamile bir anne rahmi gibi..
Ana rahminden çıkacak bir bebek gibi..
*. *. *
Bir çok toplumda ay kutsaldır..
Özellikle çöl toplumlarında..
Çünkü aydınlatıcıdır..
Serinliktir..
Ve yol göstericidir..
Ortadoğu ve Asya kültürlerinde Tanrıça'dır..
Zaten tanrıçaların hepsi ay kökenlidir..
Çünkü hepsi dişildir, doğurgandır..
Hilal'den dolunaya dönüşen ay gibi..
*. *. *
İslam ülkelerinin bayraklarında genelde neden hilal vardır?..
Müslümanlar neden günde beş kez Mekke’ye yani Kabeye dönerek namaz kılar..
Oysa Muhammed peygamberin mezarı Medine’dedir.
O zaman neden Kıble Mekke’dir?..
Niye milyonlarca müslüman Mekke’ye hacca gider..
Kabe’deki kara taş neden kutsaldır?..
*. *. *
Sümerlerin ay tanrıçası Kıb-El-La idi..
Anadolu’da Kybele..
Doğurganlığın, bereketin simgesiydi..
Tanrıların anasıydı..
Ay kökenli bir tanrıçaydı..
Araplar Kıb kelimesini önemsemediler..
Zaten onların dilinde Al La, El Le tanrıça demekti..
Ayın kuluna Abd-Alla derlerdi..
Sonraları Abdullah oldu..
Kabedeki kara taş Alla’nın taşıydı..
Bir meteordu..
Vagina şeklindeydi..
Doğurganlığı, üretkenliği ifade ederdi..
İslam öncesi de kutsaldı..
Mekke'deydi..
Onu Kureyş'in ay tupu Hübel beklerdi..
Etrafında dönülerek hac görevi yerine getirilirdi.
Vagina şeklindeki kara taş, ayın hilal halindeki durumunu anlatırdı..
Dua ederken elleri, avuçları yukarı doğru açmanın kökeni de Ay tanrıçalarının dinlerindendi..
Ay’ın ışığına nur denirdi.
Avuçlar açık ve yukarıya bakacak şekilde dua edilirdi ki; avuçların içi Ay’dan gelen nur ile dolsun.
Sonra da avuçlarda toplanan nur, yüze sürülürdü..
Bu ritüelin amacı nur ile yüz yıkayıp, günahlardan arınmakdı..
Ölenlerin arkasından "Nurlar içinde yatsın" da bundan denirdi..
Karanlıklarda kalmasın, ay ışığıyla aydınlansın demekti..
Tüm semavi dinler pagan dönemden kalma bu tip çeşitli tapınma rituellerini günümüze taşıdı..
Müslümanlar “hilal”i kendilerine sembol yaptılar..
Bayraklarına ve camii minarelerine koydular..
Ay takvimini kullandılar..
İslamda ay o kadar kutsaldır ki, Kuran'da Muddessir Suresi 32. ayette Allah ay üstüne and içer..
Museviler “davut yıldızı”nı sembolleştirdiler..
Mesela bazı dinlerde ineklerin kutsal görülmesi de bundandı..
İneğin boynuzları da Ay’ı simgelerdi..
Çünkü iki boynuzu tek parça olarak düşündüğünüzde hilal şeklindeydi..
Hinduların ana tanrıçası Şiva da ay kökenliydi..
Şiva’nın da bir kara taşı vardı..
O da doğurganlığın simgesiydi..
Karataşın onun vaginasından çıktığına inanılırdı..
*. *. *
Tüm kültürlerde Tanrı ile gökyüzü ilişkisinin nedeni güneş, ay ve yıldızlardı..
Tarım toplumlarında güneş kutsaldı..
Çünkü bereketti..
Hristiyanlar güneşi kutsadılar kendilerine..
Güneş takvimini uyguladılar..
İsa peygambere "güneşin oğlu" dediler..
İbadetlerini pazar günü yaptılar..
Zaten pazar anlamına gelen Sunday, Güneş Günü demekti.
Sembolleri Haç da uzayla ilgiliydi.
Haç Sümerlerde Marduk gezegeninin sembolüydü..
Kayıp Mu kıtasından kalmaydı..
İslam ülkeleri bayraklarına hilal koyarken, onlar haç kullandılar..
*. *. *
Biliyor musunuz Ay dünyanın uydusu ama dünyadan kopma değil..
Başka bir gezegen..
Bizden 6 bin yıl önce yaşayan Sümerler bunu biliyordu..
Bizler NASA aracılığıyla 1970lerin ortalarında öğrendik..
Şu an tepemde Ay'ı izliyorum..
Ve kulaklarımda Can Yücel'in Ayışığı Sonatı..
*. *.
"Alnımda bir ağustos böceği..
Yapraktan bedenim..
Ağaçtan bademim..
Bu zincirinden boşanmış poyrazda..
Uçuyoruz dolunaya doğru..
Yel yepelek yelken kürek..
Uçuyoruz ağaçlar evler duvarlar..
Uçuyoruz peribacaları..
Allaha emanet kula selamet..
Toprak da ayaklandı..
Bahçeler tarlalar..
Çiçekleri sarı yeşilleriyle..
Ardımızdan Kızlan´daki yel değirmenleri..
Alavra'da doludizgin yaban eşekleri..
Burunlar koylar bükler..
Dağlarda ki devanaları..
Balıkaşıran' da kopuyoruz anakaradan..
Uçuyoruz mehtapta..
Acemaşıran faslı okumaya dolunayda."
(Sedat Kaya, Datça)
