Çocukluğumun domatesini çok özledim..
Kan kırmızıydı..
Eğri büğrü ama mis kokulu..
Kestin mi, suyu akmazdı..
Yeşil çekirdekleri vardı..
Tadı domates gibi tatlıydı..
Peynir ve ekmek bile gerekmezdi..
Sadece kendisi bile yeterdi..
Tarih oldu..
*. *. *
Pazardan salatalık alırdık..
Çiceği burnunda..
Kıtır kıtır..
Tuzlayıp yerdik..
Ağzımızda dağılırdı..
Asla sünger gibi olmazdı..
Eve götürüne kadar iki santim uzamazdı..
Tel dolapta bile bir iki gün bozulmazdı.
Tarih oldu..
*. *. *
Küçükken annem mısır kaynatırdı..
Altın sarısı..
Süt mısır..
Darı derdik İzmir'de..
Tuzlayıp mideye indirirdik..
Tadı enfes olurdu..
Tanelerinden süt akardı..
Sokaklarda bile satılırdı..
Kaynayan kazandan çıkarılıp, kabuklarına sarılırdı..
Mangalda pişeni ender bulunurdu..
Odun ateşinde pişeni..
Hala kulaklarımda satıcının o sesi.
"Süt mısırcı geldi."
Tarih oldu..
*. *. *
Pikniğe gittiğimizde karpuz keserdik..
Karpuz da karpuzdu hani..
Taşımak zordu..
O zamanlar böyle buzluklar falan yoktu..
Denize ya da dereye atıp, serinletirdik..
Bıçağı vurdun mu, ikiye ayrılırdı..
Al kırmızıydı..
Bal gibi..
Çekirdekleri siyah ve iri olurdu..
Kurutup çıtlardık..
Tarih oldu..
*. *. *
Farkında mısınız?
Eski tatlar yok artık..
Bizi ithal tohuma mahkum ettiler..
Hirbit ve GDO'yla zehirlediler..
Ağzımızın tadı bozuldu..
Sağlıksız bir toplum olduk..
Tarım ülkesinde tarımı katlettiler..
Milyonlarca dolarımız ithal tohuma gitti..
Atalardan kalan yerli tohumlarımızı özler olduk..
O güzelim domatesler, biberler, patlıcanlar şimdi anılarda kaldı..
*. *. *
İnsan denilen primat otorite karşısında üçe ayrılır..
Palto tutanlar..
Bana dokunmayan bin yaşasınlar..
Ve kafa tutanlar...
Ne mutlu ki, otoritenin bize dayattığı ithal tohuma karşı kafa tutanlar var artık..
Ülkenin bir çok yerinde sivil insiyatifler atalardan kalma yerel tohumları yaşatmak için mücadele veriyorlar..
Toprak işleyenin, su kullananındır..
Onlar bunu yapıyorlar..
Ekiyorlar, biçiyorlar, yerli tohum üretiyorlar..
Bu sivil insiyatiflerden biri de Datça'da..
Datça Yerel Tohum Derneği..
Yedi ay önce Zeki Karacan'ın girişimiyle bir avuç insanla kolları sıvadılar..
Hani Nazım'ın dediği gibi..
"Hep bir ağızdan türkü söyleyip,
Hep beraber sulardan çekmek ağı,
Demiri oya gibi işleyip hep beraber,
Hep beraber sürebilmek toprağı,
Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek."
Hep beraber işe koyuldular..
Kimi profesör, kimi doktor, kimi öğretmendiler..
7'den 70'tiler..
Datça'nın yüzlerce yıllık yerel tohumlarını tek tek topladılar..
Datça Belediyesi'nin verdiği 7 dönümlük arsayı kazdılar..
Sonra tohumları toprakla buluşturdular..
Kimi çapa salladı..
Kimi tırmık attı..
Kimi ekinleri suladı..
Lakhota Kızılderilileri der ki;
"İlkbaharda yavaş yavaş yürü, toprak ana hamiledir."
Yavaş yürüdüler ama hızlı çalıştılar.
Toprak ana hamile kaldı..
Aradan yedi ay geçti..
Doğurdu..
Yedi ay önce hayal gibi görünen olay artık gerçek oldu..
Geçen gün hep beraber hasat yaptılar..
Domates başta olmak üzere kavun, karpuz, ayçiçeği, bamya, kabak çeşitleri, fasulye ve salatalık gibi sebzeler yerel tohumlarla hayat buldu..
Tohumluk olacak sebzeleri toplayıp ayırdılar..
Sonra da hasatı paylaştılar..
*. *. *
Bu proje daha da büyüyecek..
Çünkü yerel tohuma ilgi büyük..
İnsanlar artık zehirsiz topraklarda zehirsiz yetişen sebzeleri yemek istiyor..
En büyük sorun işgücü..
Gönüllü sayısı ne kadar artarsa, hasılat o kadar artacak..
Datça Yerel Tohum Derneği Başkanı Zeki Karacan'a kulak vermeli..
Diyor ki,
"Datça, coğrafya olarak yerel tohumların üretilebileceği çok ideal bir konuma sahip. Bu proje destek görürse, iddia ediyorum sadece Datça yarımadası değil, Türkiye'ye yetecek kadar yerli tohum üretebiliriz."
Haydi Datçalılar..
Haydi toprağı sevenler..
İthal tohuma, hibrit'e, hormona, GDO'ya inat..
Bizi sömürenlere, zehirleyenlere inat.
Yerel tohuma bir omuz da sen at..
Tarih değişsin..
Çocuklarımız sağlıklı büyüsün..
Çünkü tarihi kafa tutanlar değiştirir..
Bana dokunmayan bin yaşasınlar ile palto tutucular değil..
(Sedat Kaya, Datça)
6 Temmuz 2017
