Datça belki de tarihinin en kalabalık günlerini yaşıyor.
Turizm sezonunun en hareketli günlerinden geçiyoruz.
Doğal olarak insan kalabalığının olduğu yerlerde sorunlar da çığ gibi büyüyor.
Gündüzleri tam bir kaos.
Trafik keşmekeş. Gereksiz korna çalanlar, kırmızı ışıkta geçenler, motorsikletle şov yapanlar, engelliler için ayrılmış alanları ihlal edenler.
Sahiller de istila altında.
Her koy kuşatılmış, her sahil şezlonglarla kapatılmış.
Denize girebilmek karaborsa.
Geceleri ise canlı müzik, yani dj terörü var.
Bangır bangır boşvermişli türküler.
Ortalık yıkılıyor.
Ruhsatsız işletmeler yasalara, yönetmeliklere meydan okuyor.
Reha Muhtar olsa "nerede bu devlet" diye haykırırdı.
Gerçekten Datça'da devleti gören var mı?
İktidar Datça'ya bir aydan fazla bir kaymakam atamadı.
Datça en yoğun olduğu dönemde kaymakamsız.
Neden acaba?
Biliyoruz ki, bu sorunları çözecek olan ilk kurum Muğla Valiliği ve ona bağlı olarak Datça Kaymakamlığı.
İl İdare Yasası(5442) onlara bu görevi veriyor. Yani il ve ilçelerdeki devlet yetkilileri görevli oldukları bölgede asayişi ve huzuru sağlamak zorunda. Çevreye rahatsızlık veren gürültüyü de susturmak ilk onların işi.
Emniyet de "Polis Vazife ve Salahiyat Kanunu"nun verdiği yetkiyi kullanmakla yükümlü.
Ruhsatsız alkol satılamazken, ruhsatsız canlı müzik yayını nasıl yapılıyor?
Buna neden dur denemiyor?
Herkes kulağının üstüne yatıyor.
Marmaris kaymakamı haftada bir gelecek de bu sorunlarla ilgilenecek.
Eskiler bu durumlarda "ölme eşeğim ölme" derdi.
Bu kaosa iktidar tarafından bilinçli olarak mı yol veriliyor, bilmiyorum.
Ama kuşkularım var.
Çünkü yerel seçimler öncesi halk ile belediye karşı karşıya getiriliyor.
Belediye oy kaybediyor.
İstanbul seçimleri sonrası "topal ördek" benzetmesini unutmayalım.
Peki, Datça Belediyesi sütten çıkmış ak kaşık mı?
Ya da topal ördek mi?
Elbette değil.
Sahiller ve yüksek desibelli müzik konusunda çok hatalı.
Resmen iktidarın ekmeğine yağ sürüyor.
Bunca kaçak inşaata, bungolawa, tiny housa göz yuman kim?
Halkın sahilini gasp eden kampingleri yıkmak için hala bekleyen kim?
Tamam sahilleri Muğla Valiliği kiralıyor ama kaçak kampinglere dokunmayarak bu işgale yol açan kim?
Gürültü sorununun zabıta ile çözülmeyeceği belli iken müzik ruhsatını iptal ettiği işletmelerin susturulması için valiliğe resmi bir yazıyla baş vurmayan kim?
Elbette belediye.
Bunları yapsa amenna.
Ama nedense yapmıyor.
Üstelik belediye meclisindeki üstünlük de ellerinde.
Müteaahit meclis üyeleri inşaat yapma konusundaki becerilerini, bu sorunları çözmede neden göstermiyor?
Siz hiçbir meclis üyesinden bu sorunların çözümü ile ilgili tek kelime duydunuz mu?
Duyamazsınız.
Bahçesine kaçak havuz yapanların, arsa peşinde koşanların çok mu umrunda bu sorunlar?
Dost acı söyler.
Bu gidişin sonu iyi değil.
"Gömleğimizi koysak kazanırız" siyasetinin son kullanma tarihi çoktan geçti.
Datçalılar mutsuz.
Datçalılar huzursuz.
Her gün sosyal medya gruplarında yüzlerce şikayet, serzeniş var.
Bazıları görüntülü.
Belgeli ispatlı.
Bir dokun, bin ah işit.
Bana da her gün onlarca video, fotoğraf gönderiliyor.
Bazılarını belediye yetkililerine iletiyorum.
İş çığırından çıkmış durumda.
Antik tarihçi Strabon'a mal edilen sözü hatırlıyorsunuz.
"Tanrı uzun yaşamasını istediği kullarını Datça'ya yollar."
Vallahi adamın böyle bir sözü yok.
Bilgeye büyük haksızlık bu.
Strabon gördüğünü yazan bir adamdı. Bugün yaşasaydı eminim şöyle yazardı.
"Tanrı çile çekmesini istediği kullarını Datça'ya yollar!."