MENÜ
İzmir
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
PİRHASAN
Sedat Kaya
YAZARLAR
29 Ağustos 2024 Perşembe

PİRHASAN" NEDEN "TÜRKALİ" OLDU VE BİR ŞİİRİN SIRRI

Asıl adı Abdülkadir Pirhasan'dı.

Ancak bu isim, bu topraklarda sakıncalı bir isimdi.

Yazdığı eserler sırf bu isim nedeniyle sansür kuruluna takılıyordu.

Ne yazsa veto ediliyordu.

Çaresizdi.

Sonunda Atıf Yılmaz kurtuluş yolunu gösterdi.

"İçinde Türklüğü vurgulayan bir takma isim kullan."

Öyle yaptı.

Abdülkadir Pirhasan artık Vedat Türkali'ydi

 

****

1940'lı yıllardı.

Vedat Türkali Nevşehir'de edebiyat öğretmeniydi.

Eşi Merih Pirhasan İstanbul'daydı.

Kızı Deniz Türkali'yi doğurmuştu.

Ne yapıp ettiyse izin alamadı.

Eşini ve kızını göremedi.

Oturdu, özlemini kağıda döktü.

Yazdığı "Bekle Bizi İstanbul" şiiriydi.

Bu şiiri eşi ve çocuğu için yazmıştı.

Yıllar sonra Grup Baran şiirin bir bölümünü türküleştirdi.

Beste Onur Akın'ındı.

Edip Akbayram ile milyonlara ulaştı.

Toplum şiiri türküde duydukları kadar sanıyordu.

Oysa mısralar çok daha uzundu.

İşte Vedat Türkali'nin (Abdülkadir Pirhasan) "Sis Şairi" dediği eşi Merih Pirhasan'a yazdığı İstanbul şiirinin tamamı.

 

"Sis" şairine ithaf edilmiştir.

 

Salkım salkım tan yelleri estiğinde 

Mavi patiskaları yırtan gemilerinle 

Uzaktan seni düşünürüm İstanbul 

Binbir direkli Halicinde akşam 

Adalarında bahar 

Süleymaniyende güneş 

Hey sen güzelsin kavgamızın şehri

 

Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde 

Bakışlarımda akşam karanlığın 

Kulaklarımda sesin İstanbul

 

Ve uzaklardan 

Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde 

Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul

 

Plajlarında karaborsacılar 

Yağlı gövdelerini kuma sermiştir. 

Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında 

Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın 

Meyvesini birlikte devşirirler 

Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul

 

Et tereyağı şeker 

Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde 

Yumurta masalıyla büyütülür çocukların 

Hürriyet yok 

Ekmek yok 

Hak yok 

Kolların ardından bağlandı 

Kesildi yolbaşların 

Haramilerin gayrısına yaşamak yok

 

Almış dizginleri eline 

Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası 

Onların kemik yalayan dostları 

Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi 

Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entelektüel 

Ve sen  

Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi 

Seni öldürürler 

Seni sürerler 

Buhranlar senin sırtından geçiştirilir 

İpek şiltelerin istakozların 

ve ahmak selameti için 

Hakkında idam hükümleri verilir

 

Haktan bahseden namuslu insanları 

Yağmurlu bir mart akşamı topladılar 

Karanlık mahzenlerinde şehrin 

Cellatlara gün doğdu 

Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır 

Bir kalem yazın vardır 

Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır 

Söylenmez

 

Haramiler kesmiş sokak başlarını 

Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi 

Haramilerin elinde 

Ve mahzenlerinde insanlar bekler 

Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer 

Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü 

Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

 

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul 

Bulutların ardında damla damla sesler 

Gülen çehreleri ve cesaretleriyle 

Arkadaşlar çıktı karşıma 

Dindi şakalarımın ağrısı

 

Bir kadın yoldaş tanırdım 

Bir kardeş karısı 

Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları 

Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi 

Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında 

Gebeliğin dokuzuncu ayında 

Aç kurtların varoşlara saldırdığı 

Tipili bir gece yarısı 

Sırtında çok uzak bir köyden indirdi 

Otuzbeş kiloluk sırrımızı 

Zafer kanlı zafer kıpkırmızı

 

Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul 

Bekle bizi 

Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle 

Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla 

Mavi denizlerine yaslanmış 

Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle 

Ve bir kuruşa Yenihayat satan 

Tophanenin karanlık sokaklarında 

Koyunkoyuna yatan 

Kirli çocuklarınla bekle bizi 

Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi 

Bekle dinamiti tarihin 

Bekle yumruklarımız 

Haramilerin saltanıtını yıksın 

Bekle o günler gelsin İstanbul bekle 

Sen bize layıksın 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme