Aklımdan geçmiyor değil.
Birkaç arkadaş bir araya gelelim, 100 şezlong, 100 şemsiye alıp Datça'nın boş bir sahiline koyalım.
Sit alanıymış, arkeolojik bölgeymiş, kıyı kenar çizgisiymiş hiç farketmez.
Nasıl olsa karışan, eden yok.
İbibik Kampinge hoş geldiniz.
Şezlong bedeli 500 lira.
Bir bardak çay ve su şirketten.
Biraz da yüksek desibel müzik bastık mı?
Uçsun İyilikler, gelsin paralar.
İzmir Marşıyla kapatırız günü.
Kazandığımızı masraflar çıktıktan sonra bir hayır kurumuna bağışlarız.
İbibiklerin hayrına.
Ne yapacak yetkili kurumlar?
Kaldır şezlongları mı diyecekler.
İşletme ruhsatı mı diyecekler?
Müziği kes mi diyecekler,
Diyemezler.
Siz önce gidin Sarı Liman'daki, Karaincir'deki, Burgaz'daki, Sevgi Yolu'ndaki, Taşlık'taki, Kargı'daki, Ovabükü'ndeki Palamutbükü'ndekileri bir kaldırın, öyle gelin.
Adamlar 1500-2000 liradan şezlong satıyor.
İskelelere localar kuruyor.
Taş duvarlarla sahil kapatılıyor, çelik profillerle kıyıya platformlar yapıyor.
Denizi halka kapatanlar, denizcilik bayramına sponsor oluyor.
Gücünüz onlara yetmiyor da, bize mi yetecek?
Hem biz fiyatı abartmıyoruz.
Şezlong başı 500 TL.
Çay ve su da şirketten.
Geliri de bir hayır kurumuna bağışlayacağız.
Gidin başka kapıya.
Rantçı değil, halkçı olun.
Şaka bir yana Datça'nın durumu budur.
Belediyemiz sitelerin tabelalarını indirerek iş yaptığını sanıyorsa yanılıyor.
Ya da halkı yanıltıyor.
Günlerdir sahillerdeki talanları belgeleriyle, görüntüleriyle yazıp paylaşıyoruz.
Tek bir eylem yok, tek bir açıklama yok.
Bir ses verin lütfen.
Yok.
Sağır sultan oldu herkes.
Kaçak binaya işletme ruhsatı verilmiş, emcümenin yıkım kararı aldığı yerler yıkılmamış, mühür konulan iskelelerde rant devam ediyor.
Resmen yağma, resmen talan.
Datça Belediyesi'nin yeni yönetiminin iyi niyetli ve çözüm bulma konusunda istekli olduğunu biliyorum.
Ama geçmişten gelen bürokratlarıyla bu işleri yapmaları zor.
Tıpkı Gürsel Uçar dönemi gibi.
Çünkü bu güzel cennetin bu hale gelmesinde o bürokratların imzaları var.
Mesela dün sordum yine sorayım.
Karaincir'deki yola ve yeşil alana taşan kaçak binaya verilen işletme ruhsatında kimlerin imzası var? Yine Karaincir'de o ünlü müteaahitin arsasında inşaat yapabilmesi için plan notlarını değiştirmeyi kim önerdi?
Mesela Ilıca Kampinge kurulun kaçak bungallowların konulacağı yerleri belediye kimin imzasıyla temizledi, kimin imzasıyla ağaçları budadı?
Mesela Sevgi Yolu'nda denizi Çin Seddi ile uslu uslu kapatana neden dokunulmuyor? Kimin nesi?
Mesela Karaincir'i talan eden müteahhitle hangi bürokratların samimiyeti var?
Gibi, gibi, gibi...
Bu sorular o kadar çok ki.
Amacımız kimseyi karalamak değil elbette ama Datça küçük bir yer.
Fısıltı gazetesi burada çok satıyor.
Üstelik çok müteahhit "belediye yıkarsa kendisi de altında kalır" diyebiliyorsa, düşünmek gerekiyor.
Bu sorular yanıtlanmadıkça fısıltı gazetesi daha çok tiraj rekoru kırar, kıracaktır.
Neyse keyfinizi bozmayalım.
Hepinizi İbibik Kampinge bekliyoruz.
İşletme ruhsatımız, müzik ruhsatımız yok ama sorun değil.
Kimin var ki!
Ayrıca onca kaçak almışken, biz de alırız alim Allah.
İbibikler sağolsun.
Çok yakında yeni belgelerle görüşme dileğiyle.
Açılışımıza bekliyoruz efendim!