MENÜ
İzmir
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
EZOP,  ESHİLOS, DATÇA  VE HALK DALKAVUKLUĞU
Sedat Kaya
YAZARLAR
24 Ağustos 2024 Cumartesi

EZOP, ESHİLOS, DATÇA VE HALK DALKAVUKLUĞU

Antik çağ masalcısı, hiciv ustası, Trakyalı Ezop(Aisopos), bilge Ksantus'un uşağı, hizmetçisiydi.

Efendi Ksantus, bir gün dostlarına bir ziyafet vermeyi kararlaştırdı ve Ezop'a "Bu akşam çok değerli misafirlerim var. Çarşıya git, en güzel, en leziz yiyecekleri al. Öyle bir masa hazırla ki, tüm dostlarım yediklerini beğenip mutlu olsunlar" dedi.

Ezop alışverişi yaptı, mutfağa girdi, çeşit çeşit yemekler, tatlılar yaptı.

Ziyafet saati geldiğinde masaya oturanlar, menü karşısında şaşkına döndü.

Çünkü masadaki tüm yiyecekler dana ve kuzu dilinden yapılmıştı.

Ksantus konuklarına belli etmeden Ezop'a çıkıştı. 

 

"Sen ne yaptın. Sana dünyanın en güzel, en leziz yiyeceklerini al demiştim. Sen sadece dil almışsın." 

 

Ezop sakin ve gülümser bir ifadeyle cevapladı. 

 

“Siz bana çarşıdan dünyanın en güzel, en tatlı şeyini al, getir dememiş miydiniz? Ben de dediğinizi yaptım. Dil dünyada var olan en güzel, en tatlı şeydir. Bütün bilimlerin anahtarı dildir. İnsanlar dilleriyle anlaşırlar; sevgimizi, düşmanlığımızı dilimizle anlatırız. Dil olmasaydı halimiz haraptı." 

 

Yemeğe katılanlar Ezop'u doğruladı ve yiyeceklerin çok güzel olduğunu söyleyerek teşekkür etti.

Aradan bir süre geçti. Efendi Ksantus yine Ezop'u çağırıp talimatı verdi. 

 

“Hiç sevmediğim insanlar bu akşam yemeğe geliyor. En kötü yiyecekleri al getir, onlara çok kötü masa hazırla. Yediklerine pişman olsunlar.” 

 

Ezop yine alış verişi yaptı, yine sadece dillerle hazırlanmış bir masa kurdu. 

Ksantus bu kez çok sinirlendi ve Ezop'u fena azarladı. 

 

"Ben sana en kötü yiyecekleri al demiştim. Sen yine sadece dil almışsın. Amacın ne?" 

 

Ezop yine sakin ve gülümser bir ifadeyle yanıtladı. 

 

“Dünyada en güzel, en tatlı şey dildir ama aynı zamanda en kötü, en acı bir yönü de vardır. İnsanları  birbirine katan dildir. Sövüp saydıran, işi kavgaya kadar götüren, çatışmaları doğuran hep bu dildir. İnsanlar ne çekerse dillerinden çekerler." 

 

Dilin sadece bir tat alma organı değil,  aynı zamanda insanlar ve toplumlar arasında iletişimi sağlayan bir simge olduğunu anlatan en güzel hikayelerden biridir bu.

Belki de bu yüzden antik çağın tragedya yazarı Eshilos (Aeskhyios) şu ifadeyi kullanmıştı. 

 

"Dizginsiz dil, sadece sahibine değil, topluma da bela getirir." 

 

Datça Belediye Başkanı Aytaç Kurt'un kıyı işgaline karşı çıkanlara "halk dalkavukluğu yapıyorlar" sözü Ezop ve Eshilos'u haklı çıkarıyor.

Çünkü toplumda büyük tepkilere neden oldu.

Şezlongsuz Datça, Kent Konseyi ve sosyal medyada çok yurttaş bu sözü kınadı.

Aradan bir aya yakın bir zaman geçmesine rağmen sayın başkanın bu sözle neyi anlatmak istediğini, kimleri hedef aldığını net olarak açıklamaması düşündürücüdür.

İki gün önce Mehmet Erdal ile yaptığı söyleşide bu sözle ilgili 

"Her şeyi her zaman halka sormak ve onun vereceği kararı esas almak her zaman doğru sonuç vermeyebilir; bu nedenle her konuda 'Halka sor' denilmesini doğru bulmadığımı anlatmak istedim” demesi çok daha düşündürücüdür.

Çünkü konu ile hiç alakası olmayan ve halkçı olduğunu iddia eden bir siyasete yakışmayan absürt bir cevap bu.

Anayasa gereği halka açık olması gereken kıyılardaki işgalin kaldırılmasını isteyenler başkana "ona, buna sor" demiyor,  "yasaları uygula" diyor. 

 

Aytaç Kurt'un bu dizginsiz dili CHP ilçe yönetiminde ve belediye meclisinde de rahatsızlık yaratmış durumda.

Çok meclis üyesi ikili görüşmelerde başkanın sözünün doğru olmadığını kabulleniyor.

Özellikle CHP ilçe başkanı Sezai öz  'ün bu sözden ve sonrasında oluşan gergin ortamdan rahatsız olduğunu biliyorum.

Sayın Öz'ün, ortamı sakinleştirmek, dialogu sağlamak için çok çaba harcadığını da takdir ediyor ve değerli buluyorum.

Ancak o da dilinin kurbanı oldu.

Şezlongsuz Datça'nın belediye önündeki eyleminde şu ifadeleri kullandı.

 

"CHP İlçe Başkanı olarak yurttaşların kendilerine halk dalkavuğu sıfatı yakıştırmasını biz kabul etmiyoruz çünkü çok onurlu bir iş yapıyorlar, kıyılarımızı savunuyor ve hepimizin bu görevidir zaten." 

 

Oysa kamusal haklarını savunan yurttaşlara "halk dalkavuğu" sıfatını kendileri değil, bizzat sayın belediye başkanı yakıştırdı.

Çapulcular, vandallar gibi.

Yurttaşlar orada ironi yapıyor!

Sayın Öz dilini şöyle kullanabilseydi, çok daha samimi ve gerçekçi olurdu. 

 

"Belediye başkanımızın kıyılarımızı savunan yurttaşlarımıza 'halk dalkavukluğu yapıyorlar' demesini doğru bulmuyor, kınıyor ve bu sözü düzeltmesini bekliyoruz." 

 

Kadim Anadolu toğrağının yetiştirdiği en önemli bilgelerden Hacı Bektaşi Veli'yi anma haftasını dün tamamladık.

Onun şöyle bir sözü vardı. 

 

"İnsan dilinin arkasında gizlidir.

Dil mızraktan daha derin yaralar açar." 

 

Tatlı dilli ve özgürce denize girilebilen bir hafta sonu dilerim.

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme