Katolik dünyasının en önemli mabetlerinden biridir Vatikan'daki Sistine Şapeli.
Papa'nın resmi ikametgahıdır.
Şapelin tavanında ünlü İtalyan ressam Michelangelo'nun "Adem'in Yaratılışı" resmi yer alır.
Resimde Tevrat ve İncil'de sözü edildiği gibi tanrının ilk insan Adem'e hayat üflemesi betimlenir.
Michelangelo'nun çiziminde Tanrı ve melekleri özel bir bölümün içinde yer alır.
Hristiyan dünyasında bir kesim bu özel bölümün cennet olduğunu ileri sürer.
Bir kesim ise o bölümün bir insan beynini anlattığını savunur..
Gerçektende resimdeki o bölüm cenneti anlatsa bile Tanrı ve melekleri adeta insan beyninin içindedir..
*. *. *
Beyinin sırları henüz tam çözülemedi.
Özellikle de "Epifiz bezi"nin.
Epifiz bezi, iki parçalı beynin tam merkezinde küçük ama işlevi çok büyük bir organ.
Tüm sinir sisteminizin en önemli parçası.
Ruhsal bir anten.
Uyuma, uyanma, zaman kavramı, canlıların anatomisini geceye gündüze, mevsimlere hazırlama görevi yapıyor.
Bu bez bedenin fiziksel tüm sistemini etkiliyor.
Canlıların önsezi organı.
Bedenin adeta biolojik saati.
Zihnin gözü, aklın ışığı.
Bulunduğumuz ortamın karanlık ve aydınlık seviyesi değiştiğinde, vücut saatimizin gündüz, gece ritmini ayarlamakla sorumlu..
O yüzden bazı bilim insanları bu beze "3. Göz" diyor..
İnsanoğlu bu organ sayesinde yüksek bilinç seviyelerine erişebiliyor..
Epifiz bezi karanlıkta çalışıyor..
Melatonin ve serotonin hormonu salgılıyor..
Melatonin canlılarda büyümeyi sağlayan, yaşlanmayı geçiktiren bir hormon.
Özellikle kansere karşı koruyucu etkisi var.
Bu nedenle bir çok kanser hastasının karanlık odada yatması istenir.
Serotonin hormonu ise insana mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veriyor..
Eksikliğinde yorgun ve sıkılgan bir ruh hali oluşuyor..
Kısacası mercimek büyüklüğündeki bu "Epifiz Bezi" canlılarda kumanda merkezi görevi yapıyor..
Binlerce kilometre yol kaydeden göçmen kuşlar ve balıklar bu organla rotalarını çiziyor.
Bazı bilim adamları göre insanoğlu henüz epifiz bezini tam kullanamıyor..
Bu bezi tam kapasite kullanmayı başaranların önsezileriyle herşeyi görebileceği, hatta astral seyahat yapabilecekleri iddia ediliyor..
Decartes, insan ruhunun bu salgı bezinde “oturduğunu” iddia eder.
Epifiz Bezi'ne tıp dilinde "Pineal Gland" deniyor..
Kökü latince "Pinecone" yani "Çam Kozalağı"ndan geliyor..
Türkçesi kozalaksı, kozalak görünümlü..
Bu organ gerçekten de minik bir "Kozalak" biçiminde..
*. *. *
Tekrar Vatikan'a dönelim.
Michelangelo'nun Sistine Şapeli'ndeki Adem'in Yaratılış resminde Tanrı sanki beyindeki epifiz bezinden çıkmakta.
Kozalaksıdan yani.
Sistine Şapeli'nin hemen önündeki Vatikan Meydanında da dev bir "Kozalak" heykelinin olması düşündürücü..
Bununla kalsa iyi..
Papa'nın asasında da bir "Kozalak" figürü yer alıyor..
Kozalak hristiyanlıkta kutsal bir sembol..
İsa'nın "Karanlıkta oturanlar gerçek ışığı görürler" sözü acaba epifiz bezini mi anlatıyor?
Vatikan'daki bu kozalak geleneği yoksa bu sözden mi kaynaklanıyor?.
*. *. *
Ama "Kozalak" sembolü sadece hristiyan dünyasıyla sınırlı değil.
Antik uygarlıklarda da kutsal bir obje.
Sümerliler Tanrıları Anunnakiler'i ellerinde birer kozalakla betimlediler..
Antik Yunan'da Şarap Tanrısı Dionysos'un asasında tıpkı Papa'nınki gibi bir kozalak figürü vardı.
Mısır'ın ölümsüz yaşam tanrısı Osiris'in asasında olduğu gibi.
Uzak Doğu'da eski Buda heykellerinde mutlaka kozalak çizimi mevcut.
Hindistan'da bazı antik tapınakların kubbeleri kozalak biçiminde.
Kamboçya'dan Güney Amerika'ya, Romalılardan Olmecler'e tüm eski kültürler kozalak sembolüne büyük önem verdi.
Naziler'in sembollerinden biri olan Kartal'ın gövdesi kozalak şeklinde..
Hitler'in masasındaki mızrak figürlerinin ucunda birer kozalak var.
İslamda Allah'ın 99 ismini anlatan "Esmaül Hüsna" bazen metal kozalakların üzerine işlenir.
Günümüzde bilim çevreleri çoğu kez kadim dünyadan kalma efsaneleri hayal ürünü, safsata olarak görse bile, çoğu zaman bu efsanelerin bazılarının gerçek olduğu kanıtlanıyor..
Felsefi boyutu daha büyük bir tartışma ve iddia konusu olsa da bu kozalaksı epifiz bezi, yani ''Üçüncü Göz'', antik çağlardan beri bir sır...
Dede Korkut Hikayeleri'nde Tepegöz, Orta Asya mitlerinde Eğegöz, Yalgızgöz Roma-Yunan Mitolojisi'nde Kiklop gibi pek çok uygarlığın kültüründe görünen yaratıkların ortak özelliği alının ortasındaki gözdür..
O göz belki de kozalaksı Epifiz bezidir.
Mısır'ın güneş tanrısı Ra'nın herşeyi gören gözü gibi..
Belki de bir zamanlar Epifiz bezini tam kapasite kullanabilenler insanları yönetti.
Olamaz mı?
Bu arada Epifiz bezinin en büyük düşmanı; Sodyum florid.
Tarihte esir kamplarında ve akıl hastanelerindeki insanlara otoriteye boyun eğmeleri için bol bol florid verildiği biliniyor.
Özellikle Naziler'in Yahudi toplama kamplarında.
Çünkü sodyum florid, kozalaksının çalışmasını önlüyor ve beynin algısını azaltıyor.
Olaylara ilgisiz, itaatkar bir ruh hali oluşuyor.
Bugün yediğimiz bir çok hazır gıdada, içtiğimiz çok suda bol miktarda sodyum florid var.
Diş macununda bile.
Katkı maddesi olarak katıyorlar.
Neden acaba?