Öyle bir dağdı ki.
Güzelliği, doğası ve görkemiyle binlerce yıl insanoğlunu etkisinde bırakmıştı.
Bol oksijeni, binbir çeşit bitkisi ve hayvanıyla yaşamın ta kendisiydi.
Antik çağda ismine İda diyorlardı.
Bugün Kaz Dağı diyoruz.
Dünyanın ilk ebedi eseri kabul edilen Homeros'un İliada Destanı'nda bu dağdan söz ediliyordu.
Tanrılar'ın dağıydı.
Antik Çağ insanı o kadar yüceltmişti ki bu dağı, tanrılara layık görmüştü.
Troyalılar'ın cennetiydi.
Roma'yı kuran Aeneias bu dağın eteklerinde doğmuştu.
Apollon Kral Laomedon’un sürülerini bu dağda otlatırdı.
Tanrıların babası Zeus Ganymedes’e bu dağda aşık olmuştu.
Tanrıçalar'ın en büyüğü Hera, Troia Savaşı’nda Zeus’u bu dağda oyalarak savaşın gidişatını değiştirmişti.
Zeus ile Hera bu dağda evlenmişti.
Hermoaphroditos bu dağın ormanlarında büyümüştü.
Salmakis Hermoaphroditos'a bu dağın nehirlerinde sevdalanmıştı.
Dünyanın ilk güzellik yarışması bu dağda yapılmıştı.
Güzeller güzeli Paris bu dağda büyümüştü.
İftiraya kurban giden Sarıkız'ın mezarı bu dağdaydı.
Hasan Boğuldu efsanesi bu dağda doğmuştu.
Bu dağ tarihti.
Bu dağ yaşamdı.
Ve bu dağ Antik Yunan değil, öz Anadolu'ydu.
Öldürdüler.
Tarihi, yaşamı öldürdüler.
Siyanürle zehirlediler.
Ormanları yok ettiler, nehirleri pislettiler.
Cenneti cehennem ettiler.
Altın uğruna.
Kanada'nın Alamos Gold şirketi devletin onayıyla
İda dağını işgal etti.
Yetmedi talan etti.
O da yetmedi, binlerce yıllık bir tarihi yok etti.
Tanrıların dağı, üzerinde "biz tanrıya inanırız" yazan dolar için tarumar edildi.