Geçtiğimiz Cumartesi, yani 24 Temmuz demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan Basın’da sansürün kaldırılmasının 113. yıldönümüydü. Bu gün aynı zamanda “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak kutlanır.
Basın ve basın emekçileri; doğru bilgi ve haber vererek, halkın haber alma ve bilgi edinme hakkını yerine getirmede, temel hak ve özgürlüklerin korunması ile kamu hizmetlerinin toplum adına denetiminde çok büyük bir güce sahiptir. Yasama, yürütme ve yargı’dan sonra 4. güçtür. Basının kamuoyu oluşturmasındaki gücünü asla küçümseyemeyiz.
Ne var ki, ne geneldeki ne de yereldeki muktedirlerden, günün anlam ve önemi ile ilgili herhangi bir mesaj ya da etkinlik göremedik!
12 Eylül ve Özal süreciyle başlayan basında yozlaşma hızını kesmeden devam ediyor.
2020 yılı içerisinde tam 685 basın kartı iptal edildi. Sarı Basın Kartları tarih oldu, yerine turkuaz! kartlar geldi. Yine 2020 yılında on binlerce haber erişimine engel geldi. 130 bin URL adresine, 7 bin Twitter hesabına, 40 bin tweet'e, 10 bin YouTube videosuna ve 6 bin 200 Facebook içeriğine de 5651 sayılı Kanun ve diğer hükümlere istinaden erişim engeli geldi.
TÜİK verilerine göre eski adı Basın-Yayın yeni adı İletişim Fakültesi olan üniversite mezunlarının %24’ü işsiz kaldı, bu oran 2021 yılında da artarak devam etmektedir.
Gazetecilerin çoğu bir taraftan işsizlikle boğuşurken, güvencesiz, örgütsüz, sendikasız, sağlıksız koşullarda çalışmaya zorlanırken, diğer taraftan haberini yaparken ve yazarken sürekli taciz ve fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Bütün bunlar yetmezmiş gibi gücü eline geçiren her kesim tarafından kalemlerinin üzerindeki baskı artırılıyor, ifade özgürlükleri yok sayılıyor.
2021 Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer alıyor.
En fazla tutuklu gazetecilerin olduğu ülkelerden biridir Türkiye...
Bütün bunlara rağmen;
Ömrü boyunca eğilmeyen, bükülmeyen, kıvırmayan, yalakalık yapmayan, biat etmeyen, kimselere yandaş ya da candaş olmayan, tek kelime bile yalan yazmayan, dik duran!, kimseye eyvallahı olmayan gazeteciler de var bu memlekette.
Bunlardan biri de;
Yeni Çeşme Gazetesi sahibi ve yazarı Aydın Korkmaz.
Soyadı gibi gerçekten:)
Küçük bir ilçede, yerel basında 31 yıldır bu işi yapmak ve her hafta düzenli olarak gazetesini çıkarmak yürek ister!
Yürek ister diyorum, sebebini hemen anlatayım: Demokrasiye inanan biri olarak 2019 yılında CHP İlçe Başkanlığı için aday olmuştum. Kendisi ile bu süreçte tanıştım. Telefonumu bulmuş beni aradı; “Selma Hanım, CHP İlçe Başkanlığına aday olmuşsunuz hayırlı olsun. Adaylık haberinizi gazeteme alıyorum.” dedi.
Ben de kendisine teşekkür edip telefonu kapattım.
Demokrasiyi içine sindirememiş! bir avuç kasaba politikacısı ve soslu demokratları istemediler, benim seçime girmemi, illegal imza toplayıp, delegelere baskı yaptılar, ben de çekildim!!!
Neyse uzatmayım.
O dönem Ege Telgraf’da köşe yazılarım çıkıyor.
Bu arada Aydın Abi, Ege Telgraf’da yazılarımı görmüş. Benim gazetem herkese açık sende yazabilirsin deyince. Başladım YENİ ÇEŞME GAZETESİ’nde yazmaya...
Yazılarım hoşlarına gitmedi muktedirlerin tabii:)
İlk önce “Bu kadına yazdırma” diye baskı yaptılar Aydın Abi’ye olmadı. Aydın Abi; “Sarı öküzü vermem.” dedi.
Olmayınca verdikleri ilanın yayın ücretini ödemediler, o da olmadı ilan vermeyi tümden kestiler.
Aydın Abi bu! 31 yılın deneyimi var. Dik durdu ben Gazeteciyim! dedi.
O gün bu bugündür ben de Yeni Çeşme Gazetesini ve Aydın Abi’yi hiç bırakmadım, bırakmayı da düşünmüyorum.
Çünkü bizler mezun olurken ant içer, yemin ederiz;
“Kalemimizi satmayacağımıza!”
Yılmaz Özdil’in de dediği gibi “gerekirse pazarda limon satar” ama kalemimizi asla satmayız.