Bu cennete ilk yerleşenler Dorlar'dı.
Sonra Lelegler.
Çevre uygarlıklar onlara "Karialılar" dedi.
Denizden gelen kent kuruculardı onlar.
Onlar taşı "oya" gibi işleyen usta sanatçılardı.
Mermeri levhalar halinde kesen ilk yontuculardı.
Homeros'un ifadesiyle “savaş başlığının üzerine konan sorguçu, kalkan üzerine işaretler kazımayı ve kalkanı tutmak için kulp yapmayı icat edenler”di.
Kireçsiz ve harçsız muhteşem yapılar bıraktılar geride.
Komşuları onlardan gördü taşı işlemeyi, mimarlığı, yapılaşmayı.
Antik Yunan gözünü doğuya çevirmeseydi, belki de bugün gurur duyduğu uygarlığa ulaşamayacaktı.
Onlardan sonra Persler, Bizanslılar, Osmanlı ve Türkler yerleşti buralara.
Her gelen geçmişin birikimlerinden yararlandı, silinmeyecek izler bıraktı.
Bodrum'un en güzel yerlerinden Cennet Koyu burası.
Gökburun yarımadası.
Akdeniz folklarının yuvası.
10 milyon yıllık kayalar burada.
O kayalarda yuva yapan kelebekler, böcekler, sürüngenler burada.
Ender görülen Finike ardıçı, meşeler, delice zeytinler burada.
60'dan fazla kuşun da yaşam alanı burası.
Doğal ve arkeolojik sit alanı.
Bir açık hava müzesi.
Yasalara göre koruma altında!
Ama gördük ki, değil.
Binlerce yıllık bu kültür birikimi ve doğal güzellik şimdi rant uğruna sermayeye peşkeş çekiliyor.
Göz göre göre yağmalanıyor.
Yağmanın adı, Cengiz İnşaat.
Hani şu halkın annesine küfür edenin şirketi.
Kamuoyunda "5'li Çete" diye tanınanlardan biri.
678 bin metrekarelik hazine arazisine lüks bir otel ve yüzlerce villa yapacaklar.
Bir yağma ordusu gibi işgale başladılar.
Yasaları, yönetmelikleri, danıştay kararlarını tanımadan saldırıyorlar.
Önlerine ne çıkarsa ezip, kırıp geçiyorlar.
Ne doğa umurlarında, ne tarih, ne kültür.
Bu barbarlık değil de, nedir?
Siz bakmayın dünkü inkar açıklamalarına.
Bu topraklarda binlerce yıldır gözleri gören, kulakları duyan insanlar var.
Onlar görüyorlar bu yağmayı, bu talanı.
Ve dikiliyorlar bu barbarlığın karşısına.
Tarihin babası Heredot'un yaşadığı topraklar buralar.
Kim bilir, belki de denize girdiği sular, bu koylar.
Heredot 2500 yıl önce şöyle demişti.
"Hukuk, her şeyin kralıdır."
Bugün yaşasaydı, eminim ağlayarak şöyle derdi.
"Para, her şeyin kralı oldu."