Jupiter.
Güneş Sistemimizin devi..
Ondandır antik dönemde en güçlü tanrı kabul edilmesi.
Atlas’a evreni taşıma görevini o veren odur.
Yay burcunun efendisidir.
Mezopotamya’nın uğurudur.
Sümerler’in Enlil’i.
Roma’nın sevgili Tanrısı.
Satürn.
Jupiter’in babası.
Tarım ve bereket Tanrısı.
Barış, adalet, düzen ve güvenliğin temsilcisi.
Zamanı kontrol eden, disiplin ve ahlak kurallarını belirleyen efendi.
Adına festivaller, bayramlar düzenlenen bir yüce.
*. *. *
Antik çağdan bugüne yer küredeki hemen hemen tüm uygarlıkların Tanrı kabul ettiği bu iki gezegenin 21 Aralık gecesi randevuları var.
800 yıl aradan sonra ilk kez birbirlerine bu kadar yakınlaşacaklar.
Yani "Gökyüzü’nün Efendileri" kucaklaşacak.
21 Aralık en uzun gece.
Kış Gündönümünün başlangıcı.
İnsanoğlu tarih boyu bu iki gezegenin kucaklaşmasını yeni bir dönem olarak benimsedi.
Onların her buluşmasında kahinler felaket tellallığı yaptı.
Kıyamet, dünyanın sonu geldi diyenler bile oldu.
Büyücüler, falcılar, rüyacılar , şaklabanlar masal üstüne masal yazdı.
Astroloji denilen ve bilimin en temel ilkeleriyle çelişen bir sahte bilim türü hayal gücünün sonsuzluğunda turladı.
Kendine astrolog ünvanı verenler, neler neler söylediler.
Bugün de söylüyorlar.
Pandemi bitecek, diktatörler devrilecek, topraktan bereket fışkıracak.
Peki inananları var mı?
Maalesef milyonlar.
Oysa bizim güneş sistemimizin 5 milyar yıla uzanan bir geçmişi var.
Bu gezegenler binlerce kez birbirlerine yakınlaşıp, uzaklaştılar.
Bundan 2000 yıl önce Knidos’ta yaşayan bilge, matematikçi, astronom Eudoxus, bu buluşmalara özel anlamlar yüklememiş, aksine gezegenlerin hareketlerine ilişkin ilk sistematik açıklamaları yapan insan olmuştu.
Eudoxus yaşadığı topluma “sizin tanrı diye inandığınız gezegenler, dünya gibi birer taş kütlesi” demişti.
*. *. *
Neyse.
Burçları, falları, kehanetleri bir tarafa bırakalım.
Bugün gökyüzünde muhteşem bir şölen gerçekleşiyor.
Güneş Sistemimizin efendileri birbirine kavuşuyor.
Hava bulutsuz olursa, ya kahvenizi, ya şarabınızı alın yanınıza, bir anlam yüklemeden bu şöleni izleyin.
İzlerken, aklınıza tarihin en önemli gökbilimcilerinden Carl Sagan’ın şu sözleri de gelsin.
“DNA’mızdaki nitrojen, dişlerimizdeki kalsiyum, kanımızdaki demir, elmalı turtamızdaki karbon, çöken yıldızların içlerinden yapıldı. Hepimiz birer yıldız tozuyuz."
Aslında Jupiter ve Satürn gezegenleri de ne tanrı, ne efendi, ne de yüce.
Tıpkı bizler gibi çöken yıldızların içlerinden kopan yıldız tozları.