Futbol takımlarının başarılı olduğu süreçte, yönetimiyle, teknik adamıyla ve futbolcusuyla aldığı tepki, kuşkusuz olumlu yönde gelişiyor...
Takımın aldığı sonuçlara bakarak camialar ve taraftarlar mutlanıyor, coşuyor, sevincini bir şenlik havasında yaşıyor ve paylaşıyor...
Doğaldır...
Çünki istenen ve beklenen başarıdır, şampiyonluktur...
Etkili transferler yapmak yönetimin işidir; taraftarı bir kat daha sevindirir, mutlu kılar...
İyi ve başarılı bir teknik adamla çalışmak yönetim becerisidir...
O kadroyu geliştirip, olumlu futbol oynatmak teknik adamın görevidir. Burada kendi bilgisi, yetisi de ortaya çıkar ki, birikimli bir teknik adam bizde daha çok hazır bulduğu takımlarda başarılı olandır...
Kendi yetistirdiği, kurduğu ya da geliştirdiği kadrolarla başarıyı yakalayan kaç teknik adam gördünüz uzun yıllardır ülkemizde?
Böyle bir örnek var mı?
Yok!..
X
Futbolcuyu yönetici beğenir ve seçer, transfer eder!
Kadroyu kurar...
Ve en son seçim teknik adamdır!
Yanlışa yanlışlar eklenerek yol alınır...
Sonra da başarı beklenir!
Doğruyu bilseler de, hedef günübirlik başarılar olduğundan...
Nasrettin Hoca'nın göle maya çalması gibi beklerler, "Ya tutarsa" diye!..
Oysa artık Dünyanın en gelişmiş ekonomisine sahip futbolda işler böyle bir anlayışla sürmüyor...
Gelişen ekonomisiyle birlikte ülkeler ve takımları çağdaş yaklaşımlarla, futbolu geliştirecek yapılandırmalarla, araştırmalar içindeler...
Onun için de kulüpleri gelişiyor, futbol piyasasına yeni yıldızlar sunuyorlar...
X
Düşünün ülkemizde Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş bile, "Paramı vermediler. İki yılımı çaldılar" diye daha geçtiğimiz günlerde yakınmadı mı? Bu işlerin değişmesi ve yıldız futbolcu yetiştirip ihraç etmemiz gerektiğini söylemedi mi?
Böyle bir yapıda söyleyecek çok söz var... Atılması gereken çok adım var...
Ama yetkili kurullar uykuda!
O nedenle de eller gider aya biz yaya!..
X
Sözün burasında vurgulamak istediğimiz konu Türkiye'deki teknik adam değişiklikleridir...
Başarılıysanız kalırsınız, değilseniz ya gönderirler ya da kendiniz gidersiniz...
Bir başka seçenek de kulübün ekonomik yapısıyla ilgilidir!
Para varsa oynar, yoksa olanı seçersiniz!
Konunun özü budur!
X
Konuyla ilgili geçtiğimiz hafta ilginç bir örnek yaşadık...
Altay'da başarısız olduğu iddia edilen Sait Karafırtınalar ile, takımın son haftalarda aldığı sonuçlar nedeniyle yollar ayrıldı. Konu son 5 maçta alınan olumsuz sonuçlardı...
Kısa süre sonra Ali Tandoğan'ın Balıkesirspor'dan ayrıldığı ve Altay'a imza attığı haberi gündeme düştü...
Buraya kadar normal görünen bu alış-verişe doğal olmayan bir tepki, Balıkesirspor kalecisi Andrija Vukoviç'ten geldi...
Vukoviç, sanal ortamda yaptığı paylaşımda Tandoğan'a sitemini şu sözlerle dile getiriyordu:
"Sayın Ali Tandoğan. 36 yaşındayım ve futbolculuk kariyerim boyunca birçok teknik direktörle çalıştım. Şimdi yazacaklarımı belki yazmamam lazım ama yine de yazacağım. Hatırlarsanız sezon başında başka takımlardan transfer teklifi almıştım. Sonrasında odanızda yaptığımız konuşmamızda size takımda kalacağıma dair söz vermiştim. Takımda kalan diğer oyuncu arkadaşlarımla (Foxi,Glumac,Furkan,Otoo,Okan, Doğa) ve genç altyapı oyuncularımızla birlikte sonuna kadar savaşacığımızı belirtmiştim. Bu süreçte sizin bu oyuncu grubuna ve Balıkesirspor’a ihtiyacınız vardı. Ama şu anda 'büyük bir teknik direktör olduğunuz için' buradan ayrılırken bizi kullanılmış bir mendil gibi fırlatıp attınız. Hatırlatmak isterim ki topladığımız bu 18 puan birlikte savaşan,mücadele eden oyuncu grubunun eseriydi. ( ben ve bazı başka oyuncular 14 ay boyunca maaşımızı alamamamıza rağmen) Oysa ki biz size inanmıştık! Savaşa birlikte gitmeye ve gerekirse ölmeye hazırdık. Belki şu anda daha iyi bir takımın başına geçtiniz ama hiçbir zaman buradaki gibi size inanan ve sizin için savaşan oyuncular bulamayacaksınız. Unutmayın ki hayatta iyi bir eski futbolcu yada iyi bir teknik direktör olmanın hiçbir önemi yok. Hayatta sadece iyi bir İNSAN olmanın önemi var!!"
Bu satırlar bir sitem olduğu kadar tepki de içeriyor...
Vukoviç'in tepkisi futbolun içinde yaşananlarla ilgili etik tepkidir...
Sosyal medyada dolaşan "yeterli diploması da yok" gibi paylaşımları da unutmamak gerekiyor!
Tandoğan'ın bu açıklamaya yanıtı nedir henüz bilinmiyor...
X
Tandoğan şimdi Altay'da...
Ve ilk Osmanlıspor maçının ardından yaptığı açıklamada, "Takımla ne antrenmana çıktım ne de kadroyla ilgili bir girişim yaptım. Bizden önceki hocalar oyuncuları belirledi. Ben sadece maçı izledim. Açıkçası çok eksiğimiz var. Beraber hareket etme, düşünme ve karar vermede sıkıntı var. 4-5 oyuncuyu beğendim. Bu sayı 10'a yükselirse takım iyi hava yakalar" diyor...
Ne demek istiyor Tandoğan?
"Benden sönce bu takımda hiç bir şey yapılmamış, ben toparlayacağım, düzelteceğim" mi diyor...
Yönetimin de bu dağınıklıkta sorumlu olduğunu mu vurguluyor!
Nedir?
Konunun etik bölümünü çözecek olan Tandoğan kendisidir...
Altay ile ilgili bölümünde de top kulüp yönetimindedir!..