İnsanı insan yapan, kurumları kurum yapan, şirketleri şirket yapan, yöneticileri yönetici yapan genelde aynı temel unsurlardır...
Doğruluktur ilkin...
Sonra, inanç... Ardından güvenilirlik...
Ve tabii ki, hakkaniyet...
Bu yolda yürümek, aslında zor değildir... Yüreğinde “doğru” olmanın doğal dürtülerini hissedebiliyorsan, attığın adımlarda “yörüngede kalmaya” öncelik verebiliyorsan; korkma!..
Zaten, bunların hepsi, doğamızda var bizim...
İç huzuru denen şey de zaten bu yolda yapılan uzun bir yolculuktur...
Başını yastığa koyduğunda uyuyabilmek...
Çoluğunun çocuğunun yüzüne gururla bakabilmek...
Toplum içinde gözlerinde “güvensiz bakışlar” olmadan, “başın öne eğilmeden” durabilmek...
Doğamızda var olanlarla sürdürdüğün bir hayat ya da görev yolculuğundan sapmadıysan, hepsi vardır...
Toptan adına da “huzur” denir...
Ama bir de bu yoldan “sapma” ya da “şaşma” hali vardır ki, eyvah ki ne eyvah...
Çünkü, insanoğlu zayıftır... Duruştaki eğrilmeler “bağımlılık” yapar... Düz çizgiden ayrılıp “yalpalamalar” insanı “adamsende”ciliğe sürükler...
Bir kez çıkmışsan yoldan...
Bir kez çaymışsan doğrudan...
Bir tek kez sapmışsan adaletsizliğe, haksızlığa, harama; yandın...
İflah olmazsın...
Günah, öylesine alışkanlık yapar ki, ne inancın kalır yüreğinde, ne insan sevgin, ne topluma saygın ne gururun, onurun!..
Çözülmüşsündür artık.... Yalama olmuşsundur... Yama tutmazsındır...
An gelir, hatırlamazsın bile “insan olmanın onurlu doğruluğu”nu...
Hatırlamazsın hakkı, adaleti, hatta “Allah korkusu”nu...
Sarmışsa bedenini irin; kokarsın...
İnsan olmanın onuru, “adalet”tir...
Aynı kefede tarttığın herşeyde aynı “gramı” yakalayamıyorsan, sen kendine yan...
Geri dönüşü olmayan bu yolculuğun varacağı yeri bana sorma...
Akşam yastığa koy başını yeter...
Çocuklarının yüzüne bak, yeter...
Uyuyabiliyorsan, utanmayabiliyorsan mesele yok...
Eğer aksi oluyorsa, senin halin gerçekten beter..
İyi insanların, güvenilir insanların, onurlu insanların olduğu bir dünya, hepimizin hakkıysa; hepimizin de iyi, onurlu güvenilir ve doğru insan olmak da görevi çünkü...
------------------------------------
Emekliye yüzde 4 zam!
Ocak ayında % 10 zam alan işçi emeklileri, bugünlerde gözünü Temmuz zammına dikmiş durumda... Çünkü, Ocak’taki yüzde 10’luk zammın “doğru” olmadığını düşünüyorlardı ve bunda da yanılmadılar...
Maaşlardaki bu artış, eletkrik ve su zamlarıyla zaten ellerine geçmeden eriyip gitmişti...
Buna bir de çarşı pazardaki fiyat artışları eklendi ve gerçek enflasyonun boyutları artık hesaplanamaz hale geldi...
Yapılan açıklamalar, Ocak-Nisan arasındaki enflasyonun Yüzde 4... Evet evet... Yanlış okumadınız YÜZDE 4 olduğunu gösteriyormuş..
.
Yani, buna Mayıs ve Haziran aylarıdaki enflasyon oranları da eklendiğinde, açıklanması beklenen enflasyon oranının yüzde 10’un bile altında olması bekleniyor..
Mutlaka, büyüklerimiz doğru biliyorlardır...
Ama ben yine de bir çarşı-pazar araştırması yaptım ve Aralık 2018’in son haftasıyla , Mayıs 2019’un ilk haftasındaki çarşı-pazar rakamlarını aldım...
Bakın bakalım milletin canından bezmesine neden olan çarşı-pazar enflasyonu GERÇEKTE kaçmış..
Kuru soğan: 4.00’dan 8.00 TL’ye... %100
Domates: 5.00’dan 8.00 TL’ye... %60
Dolma Biber: 5.00’dan 8.00 TL’ye... %60
Marul: 2.00’dan 3.00 TL’ye... %50
Muz: 7.00’dan 14.00 TL’ye... %100
Elma: 4.00’tan 5.00 TL’ye... %25
Fasulye: 8.00’dan 15.00 TL’ye... %87
Şimdi isterse bu emeklilere Temmuz ayında yüzde 4 ile 10 arasında bir zam verilsin, isterse hiç verilmesin... Çünkü gerçek enflasyonu yakalamayacak hiçbir zam, emeklimizi SEFALETTEN kurtaramayacak...
Çünkü gerçek yaşamda emeklinin karşısına dikilen enflasyon, yüzde 50’nin altında değildir...
------------------
YAZ KENARA!..
Eğer bir yalanı, yeterince uzun; yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz, insanlar inanır...Bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir...
(Joseph Goebbels)