Diyarbakırlıydı...
Aşkı Gül'e kavuşamayınca
İstanbul'a göç etti.
Bir tekstil firmasında çalışmaya başladı.
Müziğe çocuk yaşlardan merakı vardı.
Kendince "içli" besteler yapıyordu.
''Bir Dilbere Müptelâdır Gönlüm''ü besteledi örneğin.
Zeki Müren radyoda ilk okuyan oldu.
Film yapımcısı Mümtaz Alpaslan'la tanıştı.
Onun filminin müziğini yaptı.
Bu filmde küçük de olsa bir rol kaptı.
Beyazperde çok hoşuna gitmişti.
****
Dile kolay 42 yıl...
Dram komedi, her rolün üstesinden geliyordu.
Bir filmi için müzik yaparken rica üzerine kısa bir rolde oynaması hayatının seyrini değiştirdi.
Bundan sonra yıllarca karakterlere hayat verdi, unutulmaz oyunculuğu ile Yeşilçam’ın en çalışkan emekçilerinden birisi oldu Sami Hazinses.
Müziği asla bırakmadı.
Güfteler yazıyor, besteler yapıyordu.
''Derdimi Kimlere Desem'' ve ''
"Yeter Ağlatma Beni'', dönemin ünlü ses sanatçılarının plağa okudukları besteleridir.
100'ü aşkın filmin müziği, imzasını taşır.
Bir röportajda bakın nasıl dert yanar;
“Eskiden çok paramı yediler plakçılar. Ağladılar, sızladılar, alamadım. Çalışmamın karşılığını hiçbir zaman alamadım. Bu kadar hizmet ettim, yoruldum, başka bir işte olsaydım daha çok param olurdu.”
****
Sami Hazinses...
Diyarbakırlı Samo...
Ermeni'ydi...
Vahi Öz, Kenan Pars, Ayhan Işık, Nubar Terziyan, Adile Naşit ve Danyal Topatan gibi.
Bilinmesini
istemiyordu bu yönünün...
Gazetecilerden rica ederdi hep "yazmayin bunu" diye...
****
Hemşehrisi gazeteci Şeyhmus Diken onu şöyle anlatır;
"Ölünceye kadar gözlerinin feri, hep parlaklığını korudu.
O mukallit ve neşeli, şişe gibi parlak ve hep kıpırdak gözlerin ardında hüzünkâr bir bakış bırakarak göçtü öte yakaya.
Şarkıları, sözleri, besteleri hâla belleklerde..."
****
Samimiydi...
İçimizi ısıtandı...
İyi insandı...
Hep de iyi insanı oynatırlardı ona.
1000'e yakin filmde de hep o "iyi insanı" kendini oynadı...
Güldürendi...
Ağlatandı...
Hüzün ona en yakışandı!..
Son yılları unutulmuşluğun, yalnızlığın verdiği kederle geçti.
Bu yüzden de cebinde
haberlerinin küpürleriyle dolaştı durdu.
20 yıl önce -bugün- sessizce aramızdan ayrıldı.
Mezar taşına;
“Duyan ağlar, gören ağlar, böyle bahtı karalıya” yazıldı.
Yazdığı bir şarkının sözleriydi!..
Bir haber sitesi şöyle başlık atmıştı vefatında;
"Ömrünü Sami Hazinses olarak yaşadı. Sonra doğduğunda verilen adla Samuel Agop Uluçyan olarak ayrıldı aramızdan."
****
Yıllar önce bir gün bir arkadaşıyla konuşurken 1975'te ölen bir dönem ev arkadaşlığı da yaptığı Danyal Topatan gelmişti aklına.
Belgeselci Nebil Özgentürk'ün 5 Ekim 1995 tarihinde Sabah gazetesinde aktardığına göre şöyle hayıflanmıştı: "Yapayalnız açlık içinde öldü. Cenazesi bile bomboştu. Nasıl da üzülmüştüm. Bu vefasızlığa çok Kahroluyorum. Olur mu böyle şey, olur mu? Biz vatan haini miyiz."
Onun son yıllarıyla cenaze töreni de eski ev arkadaşı Danyal Topatan'dan farksız olmuştu. Ve yıllar sonra aynı sözleri bir başka Yeşilçam emektarı onun için söyleyecekti belki de. Kimbilir?
****
Sami Hazinses...
Binbir emeğine...
Bıraktığı izlere...
Ve sinemaya, müziğe eklediği renklere saygıyla...
#SamiHazinses
#23Ağustos2002