ASRIN LİDERİ

Sıfırdan ülke yaratmak

-Toprakları genişletmek

-İktidarda kalınan süre

-Askeri başarı

-Sosyal tasarım gücü

-Ekonomik başarı

-Devlet adamlığı

*İdeoloji ortaya koyma

-Ahlaken örnek olma

-Siyasi miras

-Ülkenin nüfusu

“İnsan davranışlarını araştırmak” uzmanlık alanı olan Amerikalı tıp profesörü Arnold Ludwig geliştirdiği metodoloji ile ‘Liderliğin Doğası’ çalışmasını gerçekleştirmişti.

Prof. Ludwig 18 yıl süren çalışmada, 1900-2000 arasında yaşayan 200 farklı ülkeden 1941 lideri “Politik Büyüklük Ölçeği” isimli puanlamayla araştırmıştı.

Araştırmada; geçmişte yaşamış Jül Sezar, Napolyan Bonaparte, Büyük İskender, George Washington da yer almıştı.

20’nci yüzyılın liderlerinin başarı ve önem derecelerini sınıflandırdığında, yukarıda belirlenen 11 kritere göre listedeki 377 lider arasında Atatürk 31 puanla birinci sırada gelerek, “20. Yüzyılın En Büyük Lideri” olmuştu.

Atatürk’ü; 30 puanla Çinli lider Mao Zedung, 30 puanla Amerika başkanlarından Franklin Roosevelt izlemişti.

Onların ardından da Gorbaçov, Churchill, Mandela ve Clinton gelmişti.

Prof. Ludwig çalışmasıyla, Amerika Atatürk Derneği’nce ‘Yaşam Boyu Onursal Üyelik’ ile ödüllendirilmişti.

***

Tarihe damga vuran liderler arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün birinci olması elbette Türkiye’de herkesin ‘onuru ve gururu’ olmalıdır. Oysa her geçen gün dozunu arttırarak Atatürk aleyhinde sürdürülen çalışmalar artık açıkça yapılmaya başlanmıştır.

Atatürk’e doğrudan saldırmaya gücü yetmeyenler veya şimdilik korkanlar, etrafındakileri siyaset ve silah arkadaşlarına saldırmayı hedeflemişlerdir.

Yoktan bir ülke, bir vatan yaratan, Cumhuriyet’in kurulmasını gerçekleştirerek çağdaş, demokratik ve laik ülkenin varolmasını gerçekleştiren Atatürk’e saldıranlar Türkiye’yi “bir ortadoğu ülkesi durumuna getirmek için” saldırılarını her geçen gün -hayasızca-arttırmaktadırlar.

***

Yüzyılın en büyük liderini bağrından çıkaran bir ülkenin düştüğü durumdan kurtulabilmesi, Cumhuriyet değerlerinin tekrar hayata geçirilebilmesi için yasama ve yürütme erkinin özgürleşmesi, yargının bağımsız duruma getirilmesi ve ‘4.Güç’ dediğimiz basının

“yalakalıktan ve palto tutmaktan kurtarılması ile” gerçekleştirilebilecektir, Atatürk’ün yolundan gitmeyen ve Cumhuriyet’ine sahip olamayan Türkiye’nin sonu ise 2023’de ‘Cemahiriye’ olacaktır!

O zaman “zaferin erdemin olacağına” inanan bizler gibi; “yüreği ülkesi ve insanlık için çarpan” Ataol Behramoğlu’nun dizeleriyle haykıralım;

“Dağ başını duman almış

İşimiz çok, vaktimiz dar

Vatan ağır yaralanmış

Yürüyelim arkadaşlar”