MENÜ
İzmir
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
BİN YIL YAŞAYACAKSIN SEN  AYKUT POTUROĞLU..
Okan Yüksel
YAZARLAR
3 Kasım 2020 Salı

BİN YIL YAŞAYACAKSIN SEN AYKUT POTUROĞLU..

Bir sevda ustası, bir söz söyleme sanatı ustasıdır Aykut Poturoğlu. 

Sözcükleri mermi gibi yerleştirir şiir adını taşıyan silahına. 

Kınından çıkarır gibi kasaturasını, sözcükleri derdest eder söz söyleme sanatının en güzeli şiirde:

“Bir akşam vakti / Basmane açıklarında / kınından sıyrılmış / Kasatura biçiminde / İçime yaslandı sevda / Ki işsizliği ve hainliği ceplerimde mühürlenmiş bir evrak gibi taşıyorum.”

"Süryani" adını verdiği kitabının giriş bölümünde, bu dizelere imzasını yüreği ve kanatı ile vuran Aykut Poturoğlu, daha sonra şöyle haykırır sevdasını:

“Sevgilim / Bir ülkeydi içimde / Ve ülkesinde / Şairlerle, işsizlerin / Umutsuzluktan / Caddeleri kemirdikleri saatlerde / Yasaklanmış iri puntolu / Gazeteler neşrederdi sessizce / Bana ve hayata dair.”

Düzyazı alanında "İzmir’in Yaşar Kemal'’i olarak tanımladığım ama bu tanımlama ile kendisine biraz da haksızlık ettiğim Poturoğlu’nun "Süryani’'si ozan yüreğinin olanca yükünü taşır, Mardinli delikanlılığı ile. 

Hukuk eğitimi gören öğretmen ve gazetecilik yüksek okullarını bitiren Aykut Poturoğlu, gazeteci olarak araştırma, inceleme, röportaj ve fotoğraf dallarında onlarca ödül kazanır, ama benim için önce ozan, sonra gazetecidir. 

Ne “dört yanımızdaki puştluklar” ne de basın yaşamının çekilmez ve onulmaz yönleri yok edemez Aykut Poturoğlu’nun ozanlığını.

“Sevda, hasret ve zulüm / Geliyorum demez / Sevgilim birazdan ilkyaz geliyor sabırsızım” dizeleri ile başlayan “İlkyaz şarkısı” nda Aykut Poturoğlu, “yorgunum / onulmazım / günaydınsızım” gibi üç sözcükle bile epope havasını yarattıktan sonra şu imge birikimi ile seslenir:

“biliyorsunuz ki / bir gün / çetecilerin hasretlerinin tarihi yazıldığında / benim adım savunacaktır adını / çünkü sana / bir demet kasımpatı vermenin / zamanı asla geçmeyecektir / … sevgilim / seni yüreğinden öperim.” Evet, “…sevgilim / seni yüreğinden öperim.” Evet, “… Poturoğlu / seni yüreğinden öperim.”

 

xxx

 

Varlık, Yeditepe, Dost, Papirüs, Yansıma, Forum, İleri, Özgür, Çağrı, Çağdaş, Yön, Hisar, Hareket dergileri ve çeşitleri gazetelerin sanat sayfalarında yüzlerce şiiri yayınlanan Aykut Poturoğlu kitapsız (!) şiirlerin şairiydi, “Süryani”den önce…

"Gülnihal'’de insanın ve şiirin güzelliğini "ses bayrağı" gibi doruklara tırmandırır Poturoğlu:

“Sen de gidersin / kötülük delisi puşt gece / karanlık işler çeviren / yarasaların da / boğazımdan eksik etmediğin hıçkırıkların da giderler / sonunda / kala kala ne kalır / beklemenin bilmem kaçıncı yılında / Ünye garajında / minicik bir papatya / açar gözlerini hayata / sıçrar takılır Esma’nın saçlarına / işte o kalır.”

 

×××

Üç yıl önce aramızdan ayrıldı Aykut Poturoğlu.

Biz onu yüreğimizde sakladık yüreğimizde.

Son söz; 

bin yıl yaşayacaksın sen...

 

Süryani

 

bir akşam vakti

basmane açıklarında

kınından sıyrılmış

kasatura biçiminde içime yaslandı sevda

ki işsizliği ve hainliği

ceplerimde

mühürlenmiş bir evrak gibi taşıyordum

tercan’da

istasyon parmaklıklarına

iki damla bulut halinde

asılı bıraktığım zabitliğim

perdeleri ramazan’a ve oruca çekili meyhanelerde

usulcana birşeyler konuşan

hiç gülmeyen

mevlit dinler gibi aşık mahsuni dinleyen

kürt ve alevi köylüleriyle katiyen ilgisi yoktu

çünkü

şansa boğazı komutanı olarak

o ünlendiğim günlerde

ben daima

içini yumruklayan bir çocuktum

ve sabahın zehirinde

uzun bıyıklı anadolu köylülerinin

kemah boğazı sırtlarından

erzincan düzüne doğru

su içmeye indiklerinde

arkalarını kalleşliğe dönüp

kendi dillerince inleyen

toprağa kapaklandıklarında

namertlik sırtlan inlerinde deyip

ve sabah ezanlarını tanrıya terkedip

yüzlerini güneşe çevirdiklerinde

bu ne demektir çok iyi bilirim

sevgilim bir ülkeydi içimde

ve ülkesinde

şairlerle işsizlerin

umutsuzluktan caddeleri kemirdikleri saatlerde

yasaklanmış iri puntolu

gazeteler neşrederdi sessizce

bana ve hayata ait

günler günler geçipte sonra bir bir

anlatılmaz olunca çiçekler

tanrıya kahpelere ve beylere

beyaz bir mendil gibi buruşturup

çocuk parklarına bıraktım

birgün nasılsa imha edilecek kalbimi

sevda hasret ve zulüm

geliyorum demez.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme