Bugün21 Ocak Perşembe. Toprak ananın iliğine, yüreğine işleyen çok güçlü bir yağmur yağıyor. Zeytin ve limon ağaçlarının altında, eskimiş ve çürümüş bir zamanın sayfalarını aralayan insanlar; Umutla umutsuzluk arasında gidip gelen kaygılı genç yürekler...
Ellerimizi, bedenimizi ısıtacak güneşi ararken Alaçatı’nın sokaklarında; Alaçatı’ya yazılmış şarkıları, türküleri dinliyorum evimde. Evimin penceresinden yağan yağmuru izlerken hayaller kuruyorum. Son yıllarda küresel ısınma nedeniyle dünyamızın su sıkıntısı haberleri izlerken üzülmemek elimizde mi?
Gökyüzü çivit rengini yitireli günler oldu. Kış mevsiminin gri tonlarında yaşıyoruz artık. Biraz uzak, biraz yakın zamanları hatırlıyor insan. Yenimecidiye, Tokoğlu ve Hacımemiş Mahalleleri’nin daracık sokaklarını, binaların bembeyaz duvarlarını, pencere kenarlarının çivit rengini, pencerelerinden sarkan dantel perdelerini, Kemalpaşa Caddesi boyunca yer yer duvar diplerinde yeşerip açan begonvilleri, sardunyaları...
Yazın kalabalığı, yerini ıssızlığa bırakmış. Sokaklar sanki halinden memnun gibi! Yağmur bütün sokakları tertemiz yapmış, kaldırım taşları da adeta gülüyor gelip geçene, hallerinden pek memnun görünüyorlar.
Şöyle geriye bakıp insan kendini sorguluyor.Bu karışık duygular içinde yürüyorken birden kendimi Değirmen Dağı’nda buluyorum. Alaçatı silüetini binaların kızıl kiremit çatılarını, Liman Ovası’nı seyrediyorum buradan. Gözlerim beni limana götürüyor. Çok değil, yüz sene önce ne büyük yük gemilerini ağırlamış bu liman.Şimdilerde ise yerini Port Alaçatı’ya ve lüks yatlara bırakmış!
Kimler geldi, kimler geçti! Ayşe Ablalar, Fatma Ablalar, Ali Ağabeyler, Hüseyin Amcalar, Yannisler, Malvinalar, Eleniler... İnsanlar hep gelip geçici. Acılarımızı, hüzünlerimizi hep beraber yaşamışız.
Alaçatı’yı seyrediyorum. Güzel bir Ocak ayının son günlerinde, yağmur hafif ıslatıyor! Hava soğuk ve yağmurlu, ilkyaz sabahlarını düşlüyorum, sonra güneşi!
Deniz yosunları, sardunyalar, hanım elleri ve begonvilleri! Ardından, bir de çığlık kopuyor yüreğimden ve tüm benliğimi sarıyor! Bilmem kaç megaton şiddetinde! Sahi, sizlerde duyuyor musunuz?
2020 yılını hiç sevmedik.Şu Corona Virüs hepimizi evlerimize hapsetti. Yaşamlarını kaybeden insanlarımız oldu. İzmir depremi tüm ülkemizi yasa boğdu. Ölenlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Henüz şu lanet olası virüsü hayatlarımızdan çıkaramadık.Dikkati elden bırakmamak lazım. Bilim insanlarımızın söylemiş olduğu kurallara uyarsak 2021’de inşallah güzel günler göreceğiz...
2021 yılı ülkemize sağlık,huzur, barış ve sevgi getirmesi dileğiyle. Hoşça ve sağlıkla kalın...