MENÜ
İzmir 12°
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
YAŞAM VE ÇOCUKLUĞUMUZA ÖZLEM!
Ömer Önal
YAZARLAR
7 Ocak 2021 Perşembe

YAŞAM VE ÇOCUKLUĞUMUZA ÖZLEM!

Ne kadar garip ve zorluklar içerisinde olursa olsun, çocukluğumuzun, olgunluk çağımızda bizler için çok önemli bir yeri vardır. Ne zaman ki birileri çocukluğumuza ait bir hikâye anlatsa, içimiz ürperir, iç geçirir ve “Hey gidi günler heyyy…” deriz. Üstüne üstlük duygulanır ve ağlamaklı oluruz; çoğu zaman da ağlarız tabi ki…

Gerçi çocukluğumuzu bin bir güçlüklerle geçirmiş olsak da, çocukluğumuzda çektiğimiz çilelerin, zorlukların ve sıkıntıların çokluğu; hatta nedenleri, ileriki yaşlarımızda bizlere, mutluluğumuza ve kalitemize şüphesiz katkı sağlamıştır. Her nedense, herkesin çocukluğu kendisine güzel ve zevkli gelir. Artık çekilen zorluk ve sıkıntılar geride kalmıştır. Anlatılanlar, güzel bir anı olarak hafızalarda tazelendikçe ve hatırlandıkça, kaliteli yaşamımıza bir tuğla daha ekler.

Her şeye rağmen yine de çok mutluyduk. Elektrik olmadığı için, elektrikle çalışan hiçbir oyuncağımız yoktu. Daha doğrusu oyuncağımız da pek yoktu. Eğer annemiz veya babamız büyükçe bir karpuz aldıysa, ancak 15 günde bir alınabilirdi, çünkü bizim tarlamıza ektiğimiz bostanlar ancak Temmuz ayının sonlarına doğru yetişirlerdi. kabuklarını ipe dizerek yaptığımız “devecikler” en önemli oyuncaklarımızdandı. İçlerine kum veya toprak doldurarak arka arkaya onları sürüklemek bizim için en eğlenceli zamanlardı. İpleri bitmiş ağaç makaraları ortasından keserek yaptığımız “şebekler”i, ellerimizle ustalıkla döndürüp yarıştırdığımızda kazanmanın sevincini yaşamak en büyük mutluluklarımızdandı.

Dağlara ve ovalara otlatmaya gittiğimiz koyun ve keçilerimizin arkalarından akşam vakti dönerken, Alaçatı’ya gelirken, en güzelinden bir kayrak taş arar ve bulurduk “Binlik” oynamak için. Bu taşı Alaçatı Bucağına getirmek ve ederi kadar Binlikte takas etmek, çoban olmanın üstün yönleri idi. 

Çoban olarak elimizde iyi kötü bir çakı olurdu. Hem kendimizi korumak hem de değnek düzmek veya bir şeyler kesmek için… Gözlerim sürekli çalılık, isseler ve kesmelerin arasından veya subaşlarındaki hayıt dallarından en düzgününü yani en güzel değnek olabilecek olanlarını arardı. Burkumlu burkumlu değnekler yapar, Alaçatı’ya gelince heveslileriyle, kurşun bilye ve çam bilyeler karşılığı takas ederdik.

Rahmetli anam, sabah ezanı okunurken beni uyandırır ve oğlaklarımızın kapalı olduğu damın kapısını açar onları anneleriyle buluştururduk. Keçi ve koyunumuzun sütünü sağıncaya kadar ben bir koşuda bakkal Mehmet Baysal’ın dükkânına gider kuruşluk büskivi alırdım.

Onlar benim sabah kahvaltılarım idi. Gelin görün ki dağda içecek su olmadığından bisküvilerden sonraki içimin yanıklığı hala sürmektedir.

Bazı günlerde Rahmetli Ahmet Ağabeyim ile beraber Telsiz Dağı’ndan çetir ve piren çalısı keserdik.

Onları eşeklerimizle evimize taşır sonra da onları fırınımızda yakardık. O çalılarla ev ekmeğimizi annem fırında pişirirdi.

Bir gün eşeğimizin yükü çok ağır eşeğimiz zorla yükünü taşıyordu. Kır bekçiler (Tikuş) Mehmet             Akkuş ile Bekçi Ahmet (Çoban)önümü kestiler. “Nereden kestin bu çalıları?” diye beni sorguya çektiler. Ben çok korkmuştum, o yıllar kır bekçilerinden Allah’tan korkar gibi korkuyorduk.

Bekçi amcaların üzerlerinde yeşil üniformalar, sırtlarında av tüfekleri, ellerinde bekçi düdükleri tam bir devlet gibi duruyorlardı karşımda. Onlar bana soru soruyor ben ise kaçamak cevaplar veriyordum. “Tarlamızın kıyısındaki çalıları kestik, tarlamıza zarar veren bitkilerdi bunlar.” dememe rağmen, onları bir türlü ikna edemiyordum. Sonra Tikuş Mehmet ve Ahmet Ağabey, benim çok korktuğumu herhalde anladılar ki “Hadi bakalım bu seferlik seni affedelim, bir daha dağlardan bu çalıları sökme.” dediler ve beni bıraktılar. Ben büyük bir sevinçle yoluma devam ettim ve evimize geldim. Çalıları indirdikten sonra da bir daha doğaya zarar vermemeye karar verdim.

 

Kalın sağlıcakla…

                                                                                                                      Ömer Önal

                                                                                                              [email protected]

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme