Beyaz Atlı Süvariler
5/6/2024
Sıcak ya da soğuk
4/20/2024
Süper Kupa’nın Zamanı
4/9/2024
Yazın ustamız, büyüğümüz gazeteci/yazar/şair Okan Yüksel, edebiyatımızın kaptanı diye nitelendirdiğimiz Attila İlhan ile hatıralarından anlatılarında dem vurur ve bizlere sürekli O’nun yani Attila İlhan’ın adının yazılımı ve/veya okunuşuna gösterdiği hassasiyetini aktarır. Şöyle ki, dilimizde Atilla isminin/kelimesinin üç farklı kullanım şekli vardır der Okan Baba ve devam eder; bir, Atila; bir T bir L. İki, Attila, iki T, bir L ve üçüncüsü Atilla, bir T, iki L.
Okan Baba’nın, “aman ha karıştırmayasınız, her biri birbirinden farklıdır” diye ısrarla yinelediği, üçüncü sıradaki bir T, iki L’den oluşan Atilla adına sahip Atilla Köprülüoğlu’nu konuk edeceğim yazımda…
Atilla ağabeyle yollarımız 9 Eylül Gazetesi ile kesişti. İzmir Gazeteciler Cemiyetinin basılı yayın organı olan ve günlük basılan 9 Eylül Gazetesinde yazılarım yayımlanmaya başlayınca tanış olduk ve spor içerikli yazılarımın da etkisiyle birden kaynaştık ve dahası baktık ki, birçok ortak sevgilerimiz varmış; şiir gibi, kitap gibi, yazmak gibi, futbol gibi, İzmirli spor kulüpleri gibi, İzmir gibi…
Atilla Ağabey, neredeyse tüm hayatını verdiği gazetecilik mesleğini öyle severek, öyle içten ve öyle görev aşkıyla yerine getirmiş ki; eskileri yâd ederken görmelisiniz O’nu… Neredeyse, eski model fotoğraf makinesini boynuna takacak ve tekrar sahaya inecekmiş gibi anlatır hep. Gerçi şunu ısrarla belirtmekte yarar var; “gazeteci, yaşadığı çağın tanığıdır” der Gabo ve Atilla Ağabey bu sözü öylesine sever, öylesine benimser ki; “gazeteciler emekli olamazlar, olmamalıdırlar zaten” der ve yazmaya, kutsal görevini yapmaya devam eder.
Atilla Köprülüoğlu’nun, Türkiye Spor Yazarları Derneği İzmir Şubesi ile başlayan meslek hayatı, Günaydın, Ege Telgraf ve Anadolu Ajansı ile devam eder. Ve hatta Anadolu Ajansında Ege Bölgesi Müdürlüğüne dek yükselir, görev yapar. Ancak ne var ki, karanlıklara yelken açan Türkiye’mizin, Türk Basınının baskı altına alınması isteği ile yanıp tutuşan kötü niyetli ellerin baskılarına da artık dayanamaz ve emekli olur.
Ancak Atilla Köprülüoğlu, savaşan bir kaleme ve dahası inandığını yazan bir karaktere sahiptir. Emekliliğinin ardından yazmalarına, ve ötesinde aydınlık bir gelecek için karanlıkla savaşmaya devam eden yazılarını üretmeye büyük bir hızla devam eder. Birçok yerel ve ulusal yayın organında yazıları yayımlanır. Ve bir de kitabı çıkar Atilla Ağabeyin Halk Kitap’tan; “Aşina Yüzler”.
Atilla Köprülüoğlu’nun yolu, Türk Televizyon Haberciğinin en üst sırasında yer alan ismi Uğur Dündar ile de kesişir ve Halk Tv’de Halk Arenası, daha sonraları ise Tele1 Tv’de Demokrasi Arenası programlarında yayın yönetmeliği ve program yapımcılığı rollerini üstlenir. Bizzat şahit olduğum için rahatlıkla yazabilirim; işine o denli yoğunlaşır ki, program esnasında Uğur Ağabey ile en rahat göz göze gelebildiği yere konumlanır, telefonuna sürekli notlar alır; Uğur Ağabeye iletmek için. Bu arada bir cep telefonunu bu kadar aktif kullanabilen bir başkasına daha zannımca rastlayamazsınız; o telefon telefondur, fotoğraf makinesidir, not defteridir, bilgisayardır, hesap makinesidir, wordpad dir, kısacası her şeydir O’nun için.
“Aşina Yüzler” kitabının arkasında, Atilla Ağabeyin can dostu, yakın çalışma arkadaşı büyük usta Uğur Dündar’ın, “Atilla Köprülüoğlu, haber peşinde koşarak bugünlere gelen, gazetecilikten başka işi olmamış bir yaşamın adıdır. Okuduğunuz kitap; o yaşamın ilke imbiklerinden süzülerek anlatılan portrelerin sayfalara yansımasıdır. Bir anlamda da o kişilerin öyküleriyle tarihe düşülen notlardır” diyerek Atilla Köprülüoğlu’nun işine ne kadar bağlı olduğunu da kanıtlar bizlere…
İşte hem işinde, hem de içinde harikalar yaratan Onurdaş Ağabeyim Atilla Köprülüoğlu’nun, ikinci kitabı da çıktı; “Süveyda”… Kitabın isim babası, şair/yazar Ünal Ersözlü’dür. Süveyda kelimesinin anlamı, Türk Dil Kurumuna göre “kalpte yer alan siyah benek” olarak yazılmış olsa da, tasavvufta aşılması gereken bir kalp mertebesi olarak tanımlanır.
Süveyda, Atilla Köprülüoğlu’nun, uzuncadır karanlıklarla mücadele eden yazılarından bir seçki olarak derlenmiş ve 26 Haziran 2024 Çarşamba günü saat 18.00’de Alsancak Kıbrıs Şehitlerindeki Yakın Kitabevinde ilk imza gününde kitapseverlerle/okurlarla buluşacak.
Yolun açık ve aydınlık olsun Süveyda…
Dipnot; “İnanmadığını yazan yazardan daha aşağısı yoktur! …vardır, inandığını yazmayan!” Özdemir ASAF