Siyaset, ciddi bir iş midir tartışırım…
Ama siyaset, AHLAKİ bir şeydir… Doğusu, öyle olmasıdır…
Ciddiyetini sorguladığım siyasetçiye sesim çıkmayabilir…
Ama bir siyasetçinin ahlakını sorguluyorsam, orada bir sorun vardır…
Her mesleğin bir ÇALIŞAN katı, bir de YÖNETİM katı vardır….
Bu, iş hayatında başka; siyasi hayatta başkadır…
Bir partili, kendine çeşitli hedefler seçebilir… Seçmelidir de…
Nedir bunlar…
- Ben parti üyesiyim…
- Ben İlçe Başkanı olmak istiyorum…
- Ben il Başkanı olmak istiyorum…
- Ben Belediye Başkanı olmak istiyorum…
- Ben, MİLLETVEKİLİ olmak isiyorum…
Bunlar, HİZMET noktalarıdır… HİZMET koltuklarıdır….
SİYASİ AHLAK şunu emreder….
Sen, ilçe başkanıysan, il başkanıysan, belediye başkanıysan; artık çaban, bu koltuğun hakkını vermek, bu koltuğun görev ve yetkilerini partinin yararına kullanmakla sınırlıdır…
Çünkü ilçe başkanlığı da, il başkanlığı da, belediye başkanlığı da, NİHAİ hizmet noktalarıdır…. Bu koltuklar, sorumluluk ister, özveri ister, gönüllülük ister…
Bu koltuklara talip olanlar ya da oturanlar için bundan sonrası SİYASİ AHLAKEN olmamalıdır…
Bir ilçe başkanı, bir il başkanı, bir belediye başkanı, kendi partisinin üyeleri arasından milletvekili adaylarını belirlemekle görevlidir…. Onlar seçebilir, önerebilir, öne sürebilir…. Ama kendilerini asla öne süremez…
Siyasi ahlak, bunu gerektirir…
Ben, hangi partiden olursa olsun; bir ilçe başkanının, bir il başkanının ya da bir belediye başkanının Milletvekilliğine talip olmasını asla AHLAKİ bulmuyor, bulmadığım gibi bunun önünün parti tüzükleriyle kesilmesinden yanayım…
Haaa… Milletvekilliği ise eğer gönlünüzde yatan aslan, o halde bunun dışında bir koltuğa talip olmayacaksınız… “Ben, ilçe ya da il başkanı olarak… Ya da belediye başkanı olarak partime hizmet edeceğim” diyenler, zaten kendi siyasi hedeflerini belirlemiş ve o noktaya ulaşmış insanlardır…. Bundan sonrası, o insanlar için yoktur, olmamalıdır…
Haaa.. Eğer gönlünüzde yaten aslan Milletvekilliği ise, o zaman o koltukları boşuna işgal etmeyecek, o koltukları bir ATLAMA TAŞI olarak görüp, milletvekilliği apoleti için terk edip gidecek bir noktaya gelmeyeceksiniz…
Bırakın, o işi, o görevin sevdalıları yapsın…
Milletvekilliğine göz koyanların o ana kadar bekleme noktası, sadece PARTİ ÜYELİĞİ ile sınırlıdır…
Öyle olmalıdır….
Ahlak bunu gerektirir….
Hizmet aşkı da bunu gerektirir…
Bu konuyu, partiler tüzüklerinde ele almalı ve AHLAKI ZEDELEYEN bu tavrın önünü kesmelidir…
Buradan net olarak söylüyorum…
Benim oyun CHP’ye…
Ama CHP benim önüme bir ilçe ya da il başkanını; ya da bir belediye başkanını milletvekili adayı olarak çıkarırsa, ben ne o adaya oy veririm, ne partim olan CHP’ye….
Benim siyaset anlayışımda SÜLÜKLER’e yer yok….
Partiler milletvekili adaylarını belirlerken, bunu dikkate alsın, bu BENCİL SÜLÜKLER’in partilerini kullanmasına izin vermesin…
Bunu bilir, bunu söylerim…