Aralık kapılardan
firakı lâl şarkılar sızdırır Ayvalık(Ahmet Günbaş)
Gültekin Emre,
bir Ayvalık aşığı yazar...
Ayvalık için yazılan öykü ve şiirleri toplamayı düşünür, Ayvalık’ı başkalarının gözüyle görebilmek için!
Böylece Ayvalık hem dünyasına, hem de yazım alanına girmiştir.
Kolektif bir çalışmaya girişir.
Ve Zeki Ömer Defne’den Ahmet Yorulmaz’a,
Behçet Kemal Çağlar’dan, Muzaffer Hacıhasanoğlu’na,
Metin Eloğlu’dan
İsmail Gümüş’e,
Feyza Hepçilingirler’den Ahmet Erhan’a,
Arif Damar’dan
Ataol Behramoğlu’na, Erdoğan Alkan’dan Rıza Apak’a,
Semra-Hulki Aktunç’tan Halil Genç’e uzanan 42 şair ve yazarın eserlerinin yer aldığı anlamlı seçki; “Şiir ve Öykülerde Ayvalık” ortaya çıkar.
Kitap;
beldenin büyüleyici doğasını, mekânlarını, insanlarını, yaşantısını paylaşıyor bizimle.
Ayvalık’ta yaşayan ressamların çizgileri de zarif edebiyat yolculuğuna eşlik ediyor.
xxxx
Cahit Sıtkı Tarancı askerliğini Burhaniye’de yaparken can dostu
Ziya Osman Saba’ya gönderdiği
mektupların birinde
“Denizin bütün iltifatlarına nail olmuş.
Körfezler, adalar, çamlıklar. Hasılı enfes bir kasabadır Ayvalık.” yazmıştır.
Bir başkasında da şöyle; “Kasaba suyla sarhoş bir halde tabii,
rakı bulduğum akşamlar, bu güzelliklerin hakkını vermekte kusur etmedim”...
“Çaresiz” şiiri de Ayvalık’tır onun!
Ali Rıza Apak,
“Sefa” şiirinde yine Ayvalık’ı anlatır.
Ahmet Yorulmaz hep söyler;
“Hangimiz ‘Ayvalık’ta buluşalım’ diyerek sevdiklerimize randevu vermedik.”
Ya Ali Püsküllüoğlu?;
O da “Papalina” şiirinde Ayvalık günlerine mührünü basar:
“Tatlı ve lezzetli ve çok güzel,
Cunda’da kıyı aşçıları pişirir, yenir şarapla…”
Hulki Aktunç, kendini iyileştiren Ayvalık’ın denizini, havasını, güneşini, günlüğüne geçirir.
Eşi Semra da gün gün Ayvalık’ın çetelesini tutar.
xxxx
Edip Cansever, Ayvalık’ın güzelliklerini yaşamak için kasabaya, “Saat Onda Kalkacak Vapur” a biner ve seslenir kaptana;
“Akşam mı, evet akşam Her şeyi bir bir açıklama vakti
- Öyle mi, peki
Nedenini bilmiyorum Ayvalık’tayım
-Ayvalığa mı
Yeniden gösteriyorum biletimi
Hatırlıyorum da, bir arkadaşım vardı benim
Tarçından örülmüş bir suskunluktu dili
Hey kaptan!
Sen bilir misin?
Var mı hiç görmüşlüğün? Tam Ayvalık gibiydi yüzü, şimdi karşımda…”
xxxx
Devam edelim...
Yunus Bekir Yurdakul Hocamız Cunda’daki ünlü Taşkahve’de bir geceyarısını anlatır zarif üslubuyla.
Şakacı genç garsonun tekerlemesiyle;
“İki kola, bir orta,
bir sade;
bana müsaade…”
Halim Yazıcı’dan bu dizeler de;
“adını cunda’nın,
alibey adası olarak değiştirilmesi dayatmasını,
bir türlü içine sindiremiyorsa pulları gümüş bir papalina,
bilin ki hüzün kaplar kirpiklerini akdeniz’in…”
Oğuzhan Akay, Cunda’daki Despot Evi’ni öyküleştirmiştir.
Şairimiz,
"Bin Yıllık Dostumuz"
Cem Seyhun Ünbay ’dadır sıra şimdi;
“gecenin cam laciverdi,
Cunda’nın tuzlu serinliği, ‘boş ver, bırak öylece,
çek perdeyi,
hadi gel, yatma vaktidir.” demeli,
sarılmalı sımsıkı,
sana sabaha,
sımsıkı sarılmalı…
dedim ya,
şimdi,
tam bu saatte,
bu havada,
bi’ucum Cunda’da,
bi’ucum yanımda…”
xxxx
Sabahattin Yalkın,
Uğur Bilge, Ahmet Uysal, Neşet Karaçaltı,
Pelin Özer, Turgut Baygın, Aysun Kara, Acem Özler, Nihan Yaştekin, Esme Aras, Onur Çalı, Tanyel Asya, Hüseyin Peker, Hikmet Esen, Bülent Güldal, Deniz Çöğendezoğlu,
Bedri Karayağmurlar,
Halil Genç, Mevlüt Aşar, Sevsen Aslantepe de Ayvalık temalı şiir ve öyküleriyle kitapta yer alan şair ve yazarlar…
xxxx
Kültür sanat adına katkı koyan Ayvalık Belediyesi’ni,
Başkan Mesut Ergin’i, yazar Gültekin Emre’yi ve Basın Danışmanı "Eski-meyen Dostum"
Işık Teoman ’ı kutluyorum.
Bu yazı da,
iki gün önce 80.yaşını kutlayan
"Evrensel Şairimiz"
Ataol Behramoğlu ’nun 1983’te Ayvalık için yazdığı ‘Eski Nisan” şiirinden dizelerle sonlansın.
Nice nice yıllara Ataol Abi. İyiliklerle yaşayın;
“Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm
Durduktu önünde Ege Denizi'nin
Gözleri mayıs bulanığı,
Kuytuluğunda eski evlerin
Dolaştıktı Ayvalığı
Eski nisan, her şey gibi,
Kalbim de, rüzgar da eski,
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği...”