“bugün yanında olan yarın ölür, omuz başında hayali yürür…”
(Nevzat ÇELİK)
Gazeteciliğin en muhteşem keyifli yanlarından biri de belki de salt uzaktan hayran olduğunuz, beğendiğiniz insanları daha yakından tanıma olanağını, bazılarıyla da dost olabilmeyi sağlaması.
Yıllarca birbirinden değerli, zarif, yaratıcılığı üst insanlar tanıdım.
Hepsinin de kendilerine özgü nitelikleri, değerleri vardı elbette.
İşte onlardan biri;
dostum, yüreğini hep sevgiye içtenlikle açmış Metin Uca’ydı!
Onunla aslında gazetecilik yıllarında tanıştık.
Onun da yolu Anadolu Ajansı’ndan geçmişti benim gibi.
TRT, sonra Kanal D, Show TV, ATV ve Star TV gibi kanallarda önce muhabirlik, sonra da programcılık yapmıştı.
“Günaydın Türkiye”nin sunucusuydu, büyük çıkış yaptı, 700 bölüme imza attı.
“Sıradaki Haka dansı” ritüeli unutulmazdı bu programda.
****
Haka dansı dedik de...
Buyrun o günlerin İstanbul Cumhuriyet Savcısı
Ali Özgündüz'ün paylaşımına;
"2000'li yılların başında, Star Tv'de yaptığı 'Günaydın Türkiye' programında, hak edene 'haka dansı' göndermesi sebebiyle, o zamanki TBMM Başkanı ve bir kısım milletvekili kendisi hakkında; 'bizlere hakaret ediyor' diye şikayetçi olmuşlardı.
Ben Cumhuriyet Savcısı olarak ifadesini alıp, 'programdaki sözleri ve gönderdiği haka dansında hiciv vardır, ifade hürriyeti kapsamında siyasileri eleştiriyor, hakaret yoktur' diyerek Takipsizlik Kararı vermiştim.
Yıllar sonra tekrar karşılaşıp ve o günlerden bahsetmiştik, ülkenin, yargının geldiği kötü durumu konuşmuştuk.
Kendisi, ülke sorunlarına çok duyarlı bir aydındı.
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet ruhu şad olsun."
****
Ününe ün katan yarışma programı; Passaparolla”. TRT’deki bilgi yarışması “Miras”.
Devamında “Maydanoz”, “Büyüklere Masallar”, “Pişti” isimli stüdyo programları.
Mizahı zekasını, entelektüel birikimini kullandığı muhteşem programlardı.
İyi dostluğumuz;
Usta Haberci Uğur Dündar’ın Halk TV’deki “Halk Arenası”, Tele1 TV’deki “Demokrasi Arenası” programlarına konuk olarak katılmasıyla başladı.
İzmir’e de ne zaman gelse arar, görüşürdük.
En son 21 Ocak 'ta
İZ Gazete’nin 7.yaş gününü kutlama "İz Bırakanlar" ödül töreni etkinliğinde buluşmuştuk. Hatta bir anı fotoğrafı çekilmiştik Özlem Gürses ve Esat Erçetingöz Usta’nın da katılmasıyla.
Nereden bilebilirdik ki son görüşümüz olacağını.
****
Metin Uca, gülerek iğneledi.
Esprileriyle mücadele etti.
Dik duruşunu bozmadı, asla boyun eğmedi.
Parayla pulla da işi olmadı. Kitaplar yazdı. Sunuculuk yaptı. Onuruyla yaşadı.
Hayat doluydu.
Apaydınlık zihinliydi.
Asla heyecanını, neşesini kaybetmedi, hep enerjikti, aydınlık yüzüne çok yakışan gülümsemesiyle içimizi ısıtandı.
Pozitifliği; karakteriydi.
Ekşi Sözlük’te bakın onun için ne yazar?
“Sıradanlıktan çok uzak, tarafsız fakat yanlışlıklar karşısında kendini tutamayan adam.
Sınıfına göre birinci sıradaki stand-up adamı…”
Bu ülke için gerçekten “gerekli” kişiliklerdendi Metin Uca.
O bir gönül dostuydu.
İnsanı, doğayı, hayvanı, garibanı o "paslanmaz yüreğiyle" sarıp sarmalardı.
O hep “Umudu ve iyiliği beraber çoğaltacağız. İyilik kazanacak, biz kazanacağız” derdi…
****
Canımız Metin gitti!
Hepimiz onu kaybetmenin tarifsiz acısı içindeyiz.
O gerçeğin en iyi gören gözüydü.
Eski-meyen Dostlar’dan Mustafa Balbay ne güzel yazmış ardından?;
“Türkiye, daha çok eserler verecek, yenilikler yapacak büyük bir sanatçısını, gazetecisini, aydınını kaybetti.”
Ya İletişim Uzmanı
Haluk Şahin Hocam;
"Metin Uca...
Komedyenin erken ölümü, en büyük trajedidir.
Onun patlattığı balonların ve kahkahaların sesi olmayınca etraf daha da sessizleşir.
Ama o, hayatıyla alkışı hak etmiştir!"
Birer birer ayrılıyorlar ülkemin güzel insanları aramızdan.
Metin Uca ile büyük eksildik gerçekten.
Seni çok sevdik, seveceğiz; hep iyi bildik, bileceğiz.
Ne erken bir ölümdü, her ölüm gibi!
Ustam der ya; “Bizi bu gidenler öldürür…”