MÖ 1184'tü..
Troya savaşı yeni bitmişti..
Atinalı Thesseus’un oğlu prens Demephon gemileriyle savaştan dönüyordu..
Şiddetli fırtınaya yakalandılar..
Saroz kıyılarında Thrakia Limanına sığındılar..
Thrakia Kralı Phyleus'un konuğuydular..
Demephon yakışıklı bir prensti..
Thrakia kralının kızı prenses Phyllis de (Filiz) güzeller güzeli bir kadın..
Birbirlerine aşık oldular..
Birlikte yaşamaya karar verdiler..
Ancak, Demephon, ülkesine gidip yarım kalan işlerini tamamladıktan sonra geri dönecek ve evleneceklerdi..
Sözleştiler..
Ama Demephon söz verdiği gün geri dönmedi..
Atina'da evlenip çocuk çocuğa karıştı..
Phyllis yıkılmıştı..
Bir süre bekledi Demephon'u..
Sonra umudu kesti..
Bir kış günü kuru ve yapraksız bir ağaca kendini asarak ihtihar etti..
Haberi alan prens Demephon hemen Tharika'ya geri döndü..
Vicdan azabından perişandı..
Phyllis'in intihar ettiği ağaca sarıldı..
Günlerce ağladı..
Gözlerinden damlayan yaşlar toprakla buluşunca kuru ağaçta beyaz çicekler açtı..
Yunan mitolojisinde badem çicekleriydi bu açan çicekler..
Phyllis bademi filizlendiren..
Demephon da çiceklendirendi..
Badem Phyllis ve Demephon aşkının ürünüydü..
*. *. *
Badem kandırılmışlığın sembolüdür..
İyi havalara güvenir..
Şubat'ta yazın geldiğini sanıp önce filizlenir..
Sonra çicek açar.
Ama yanılır..
Mart soğuğunda o çicekler dökülür..
Aziz Nesin şöyle anlatır bunu..
"Sen ağaçların aptalı..
Ben insanların..
Seni kandırır havalar..
Beni sevdalar..
Bir ılıman hava esmeye görsün,
Düşünmeden gelecek karakış..
Açarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz, bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen..
Yemişe durmadan çarpar seni karayel..
Beni karasevda..
Hem de bilerek kandırıldığımızı..
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza..
Koo desinler bize şaşkın..
Sonu gelmesede hiç bir aşkın..
Açalım yine de çiçeklerimizi..
Senden yanayım arkadaşım..
Havanı bulunca aç çiçeklerini..
Nasıl açıyorsam yüreğimi..
Belki bu kez kış olmaz..
Bakarsın sevdan düş olmaz..
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama..
Vur kendini sen de bu güzel havaya..
*. *. *
Tıpkı Aziz Nesin'in bu şiirindeki gibi.
Badem ağaçları vurdu kendini güzel havaya..
Geçen ay kar gibi açmışlardı..
Bugünler meyveye dönmeye başladılar..
Çağla oldular..
Artık mevsimlerden; Çağla Badem..
Çağla, kayısı ve badem çekirdeklerinin çiğ hali..
Şimdi tam yeme zamanı...
Çerez niyetine..
İster tuzlu, ister sade..
Ya da rakının yanında meze..
Bugünlerde ya yenecek, ya yenecek..
Yoksa on güne kadar sertleşecek..
Böyle kıtır kıtır yenilemeyecek..
*. *. *
Çağla Badem deyip geçmeyin..
Baharı müjdeleyendir..
Köylünün yüzünü güldürendir..
Doğanın eczane dükkanıdır.
Diyet yapanlara, sindirim sistemi yavaş çalışanlara, safra taşı bulunanlara ve kötü kolesterolden kurtulmak isteyenlere çaredir..
İçinde yüksek oranda lif bulundurur..
Glisemik indeksi düşüktür.
Kalsiyum ve Magnezyum deposudur..
Ve de C ve E vitamini..
Antikanserojen'dir..
Antioksidan ayrıca..
Çok derde devadır..
*. *. *
Datça ve çevresinde bugünler Çağla Badem toplama günleri..
Köylüler sabah akşam badem kırıp aracılara satıyor..
Bu bademler büyük kentlerde tazgahlarda alıcı bekliyor..
Hürriyet'te okumuştum..
10 gün önce İstanbul'da 80 liradan gidiyormuş kilosu..
Şimdilerde kaç para acaba?..
Aracılar Datça'da köylüden kilosu 12 liradan alıyorlar..
Sonra iki, üç katına büyük kentte müşteriye satıyorlar..
Üretmeden, ter dökmeden, oturarak para kazanıyorlar..
Halkı kandırıyorlar..
*. *. *
Nisan Ayı bademin olgunlaşma ayıdır..
Önümüz Nisan..
16 Nisan'da da Referandum var..
Sandığa giderken badem çiceğinin hikayesini unutmamak gerek..
Halkı kandıranlara gereken cevabı vermek gerek..
Phyllis'in aşkına..
#Hayır 'lı pazarlar..
(Sedat Kaya, Datça)
26 Mart 2017
