Nihayet ayak bileğim iyileşti.
Aylardır fotoğraf çekemiyordum.
Bugün hava güzeldi, fırsat bu fırsat attım kendimi doğaya.
Bakalım paslanmış mıyım?
Hemen söyleyeyim, geçen yıl ki yangından bu yana ilk kez bu kadar çok kelebek gözlemledim Datça kırsalında.
21 yıllık karakıştan sonra bahar mı geliyor ne!
O kelebeklerden biri işte bu "Kırlangıç Kuyruk"tu (Papilio Machaon).
Çiçekten çiçeğe kondu, en son bir Sarımsak Çiçeği'nde (Allium Neapolitanum) mola verdi.
Sonra birden döndü bana.
"Kime oy vereceksin" diye sormaz mı!
Hoppala.
Şaşırdım.
Biraz mahçup bir ifadeyle, "elim mahkum Kılıçdaroğlu" diye cevap verdim.
"Onu biliyorum" dedi "asıl milletvekili seçimlerinde kime vereceksin?"
Buyur buradan yak!
"Sence kime vermeliyim?" diye bu kez ben sordum.
"O zaman iyi dinle beni" dedi ve başlattı anlatmaya.
"Öyle isme, unvana, popülatüriye aldanma. Adayları iyi araştırılmalısın. Bunca zaman kim halkıyla kol kola girmiş?
Kim alevlerin, fırtınaların içinden geçip, bedel ödemiş? Kim acı çekmiş, başkaldırmış, dövüşmüş?
Onları bulup, onlara oy vermelisin.
Unutma, tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz."
Kelebekleri severim ben.
Kelebekler özgürdür.
Kısa ömürlerine rağmen büyük bilgedirler.
Muğla adaylarını süzgeçten geçiriyorum.
Öyle sanatçı, popüler, ünlü falan anlamam.
Kim halkın bayrağını elinden düşürmemiş, kim ülkesi için, doğa için, yaşam için mücadele vermiş, ona basacağım oyumu.
Kırlangıç Kuyruk Kelebeğinin dediği gibi.
Sofra Halil İbrahim Sofrası ama ekinde teri olmayanın sofrada yeri olur mu?
Olmamalı.