“Çalmadık,
Çırpmadık...
Yediysek cebimizden,
Harcadıysak ömrümüzden...”
( Can Yücel)
Şiir dünyasının kilometre taşlarındandır.
Ona göre; "Şiir hayatı çok hızlı bir şekilde anlatmaktır, tabii daha iyi bir dünyanın kurulması amacıyla!”
Hedefi de anlayışı da nettir;
"İnsanın ve dünyanın değiştirilmesi...”
Cemal Süreyâ,
Can Yücel’in şiirini “zekânın iyi niyeti” diye özetler.
Orhan Kâhyaoğlu da şairin özelliklerini sıralıyor:
“Can Yücel şiiri bir başkaldırıydı.
Sevgi ve öfke bu şiirde birlikte nefes almıştı.
Can Yücel: Zeki, âsi, mert ve mahzun.”
"İyi şiir yazmaya çabalayan genç şairler için bir öğretmendir" der "Edebiyatın Cumhurbaşkanı"
Doğan Hızlan ve ekler;
"Ben deli sözünü daima yüceltici anlamda kullandım.
Sevdiğim yazarların, şairlerin mutlaka gizli ve açık bir deli yanı vardır; şiirlerinin eskimeyişinin ve unutulmayışının gizi burdadır.
Can Yücel de, şiiri de böyleydi.
Nietzsche'nin sözünü nasıl unutabilirim:
'Bu dünyayı deliler yaşattı', vecizesini o bize armağan etti."
Amansız hastalıkla çarpışıyordu...
Hekimler bundan
böyle dinlenmesini önerdi.
Yanıtı şöyleydi:
‘’Ben şairim, fil değilim..
Azrail’i bir köşeye çekilip
bekleyemem...
Meydanlarda ölmeliyim!” .
12 Ağustos 1999...
Yani bugün;
"Güzel İzmir’'de sonsuzluğa yürüdü Can Yücel...
Küfrederek...
Şiir okuyarak…
Rakısını da yudumlayarak!...
****
Dünyaca ünlü birçok yazarın şiir ve yazılarını Türkçe'ye kusursuz çevirendir.
Yücel'in en unutulmaz çevirisi Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmesidir.
Deniz Gezmiş'i en iyi o dizelere dökmüştür;
"En uzun koşuysa elbet
Türkiye'de de devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk,
Aşk olsun..."
****
Şairlerin yazarların gerçekte de düşte de olsa mutlaka kendilerini iyi hissettikleri mekânları mevcuttur..
İşte
Can Yücel'in de Datça'ydı!
Yeşiliyle mavisiyle iklimiyle güler yüzlü ahalisiyle bu şirin ilçeyi çok sevdi.
İnsanıyla, doğasıyle orayı sevdi.
Can Baba Datça'yla, Datça da şiirleriyle özdeşleşti.
****
Vasiyetiydi çok sevdiği Datça’da mezarının olması.
Dostları da yerine getirdi arzusunu:
“Beni kuzum Datça’ya gömün./
Geçin Ankara’yı, İstanbul’u! /
Oralar ağzına kadar dolu../
Alabildiğine pahalı.. /
Örneğin Zincirlikuyu’da/
Bir mezar 750 milyona.. /
Burası nispeten ucuz/
Ortada kalma ihtimali de yok /
Hayır dua da istemez/
Dediğim gibi, beni Datça’ya gömün /
Şu deniz gören mezarlığın orda/
Gömü sanıp deşerlerse, karışmam ama!”
Datça ve Can Baba,
hep birbirine yakıştı!..
Bir not;
Toprağa verilirken küçük torunu "dedemi buraya mı ekiyorsunuz" diye sorar!..
Can Yücel;
"Datça'ya Ekilen Şair"
****
Datça Belediyesi de sosyal medyadan şu paylaşımı yaparak, andı Can Baba'yı;
"Bizim 'rengahenk' dünyamızı kara dumana boğdular Can Baba.
Ormanlarımız, sadece şairinin bildiği şiirler gibi yok oldu.
Biz seni çok özledik ama bu Ağustos daha çok özledik.
Olsaydın yazacağın dizelerine sığınırdık.
İyi ki geçtin Datça'dan.
Saygı ve özlemle…"
****
22 yıldır mezartaşıyla bile uğraşılan şair o..
Haydar Ergülen’e göre,
’’Hem de bir bakıma
devrimin vakanüvisi olarak yitiklerimizi,
uğradığımız katliamları, acılarımızı tarihe yazan son şair’’…
Şükran Kurdakul’un g/sözünü budaktan esirgemeyen
Kabadayısı…
Zeynep Oral’ın da şiirleri kahkaha çiçekleri üreteni!
Şiirlerinden
-bilgenin deyişiyle- ‘’Nâzım’ın, Orhan Veli’nin
temiz Türkçesi’nin aktığı "tatlı ve canlı" şair..
Yaşamı dizeleriyle güzel yiğit Can Yücel!
Bilmelisin;
aramıza
mesafe
girmez!
Senin de
şiir
getirenlerin
çok olsun!
Bu yazı da; senin şiirin olmadan bitmez!;
"Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer ne de buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız
Rengi başka, tadı başka."
Yararlanılan kaynaklar(Onedio-Edebiyat Defteri)
#CanYücel #Datça
#12Ağustos1999