Tarih öncesiydi.
Yeryüzünde devler ile tanrıların savaşı vardı.
Ege(Arşipel) ve Akdeniz'de (Mare Nostrum) büyük çarpışmalar yaşanıyordu.
Datça’nın 9 mil açıklarında, Knidos’un tam karşısında Deniz Tanrısı Poseidon, Dev Polyvotis ile savaşıyordu.
Polyvotis yenileceğini anlayınca kuzeye doğru kaçmaya başladı.
Poseidon devin kaçmasını önlemek için Kos Adası’ndan bir parça koparak üzerine attı.
Mitolojiye göre egenin karanlık sularında, dev kayanın altında kalan Polyvotis ölmedi, acı içinde her inleyişinde üzerinde oluşan adayı sarstı.
Nisyros dediler bu adaya.
Homeros’un İlyada’sında da adı geçen Nisyros, meşhur 12 adadan biri.
Bizler İncirli Adası diyoruz.Nisyros 41 kilometrekarelik çok küçük, şirin bir ada.
Ama çevresi için çok tehlikeli.
Çünkü volkanik.
Santorini gibi volkanik hattın tam üzerinde yer alıyor.
Ortasındaki Stefanos Krateri 300 metre çapında ve Avrupa'nın en geniş krateri.
Ayrıca lav tabakası sadece 4 kilometre aşağıda.
Fokur fokur kaynıyor.
Dumanlar, kükürt kokuları kraterden çevreye yayılıyor,
Antik çağdan bu yana sürekli volkan ve deprem üretiyor Nisyros ve çevresi.
Kayıtlara Rodos depremleri diye geçiyor.
Ve her şiddetli sarsıntıda Datça, Bodrum dahil çevresine her açıdan büyük zarar veriyor.
Örneğin MÖ 360’lı yıllarındaki depremin Datça yarımadasında haritayı bile değiştirdiği sanılıyor.
Türkiye’de uzmanlaşmış İngiliz Arkeolog George Bean ile meslektaşı John Cook 1949 ile 1955 yılları arasında yarımadada yaptıkları çalışmalar sonrası Datçalılar’ın bu deprem nedeniyle Burgaz’dan(Paleo Knidos) ayrılarak, Tekirburnu’nda Yeni Knidos’u kurduklarını savundular.
Burgaz'daki eski Knidos limanları
MÖ 390’lı yıllarda federal para basacak kadar zengin olan Knidos’un deprem sonrası çok fakirleştiğini de belirtiyorlar.
Depremlerle birlikte gelen sismik dalgaların Burgaz’daki limanları sular altında bıraktığı, tektonik yükselmeyle taşan derelerin moloz yığınlarını Eski Knidos’un üzerine yığdığını savunuyorlar.
Tarihe “Büyük Rodos Depremi” olarak geçen ve Datça Yarımadası ile Bodrum dahil tüm çevreye büyük zarar veren sarsıntının da Nisyros kaynaklı olabileceği belirtiliyor,
MÖ 199 yılındaki depremde de yine çevrede hasar çok büyük ve tarihçi Justinus bunu “Sarsıntı sonrası Thera ile Therasya arasında aniden bir ada ortaya çıktı” diye anlatıyor.
Justinus’un sözünü ettiği ada Santorini, tıpkı Nisyros gibi volkanik.
Nisyros bilinen en büyük patlamasını 1422 yılında yapmış.
Bu patlamanın Knidos’tan izlendiği tarihi kayıtlarda var.
Stefanos kraterindeki son hareketlenme ise 1800’lü yılların ortaları.
Ürettiği son büyük deprem 1933 yılında,
Yarımadaya büyük zarar verdiği 400’ten fazla evin harap olduğu, depremin tsunami yarattığı o günün gazetelerinde yer alıyor.
Hatta 26 Nisan 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinde Nisyros un battığı bile belirtiliyor.
Datça son bir aydır sürekli sallanıyor.
Polyvotis acı içinde inliyor.
Nisyrosve çevresinde günde 100’den fazla deprem oluyor.
Tam bir fırtına.
Çoğunu hissetmiyoruz ama şiddet 5’i geçince ürperiyoruz.
Ve uzmanlar uyarıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir iki gün önce tsunami tehlikesine dikkat çekti.
Sözbilir şöyle dedi.
“Datça açıklarında hem volkanik etkinlik anlamında aktif volkanlar söz konusu hem de ciddi anlamda diri faylar mevcut. Bölgedeki depremler 10 gündür sürüyor. ‘Nisyros’ adlı volkanın güneyinde sürüyor. 5 ve 4 büyüklüğünde çok sayıda deprem oldu. Deprem fırtınası şeklinde gerçekleşiyor, Nisyros eski yıllarda da ciddi aktivitesi olan bir yer. Adada bir kaldera var. Bu kalderanın içinde de gaz çıkışları devam ediyor. Dolayısıyla diri bir volkan sınıfında değerlendiriliyor. Burası bu volkanizmaya bağlı depremsellik niteliği taşıyorsa bölgedeki depremler sürerse deniz altında heyelanlar devreye girebilir. Belki de Datça’da güney kesimlerinde tsunami tehlikesine yol açabilir.”
Bilimin söylediği bu.
Öyleyse sorulacak soru da şu.
“Datça depreme hazır mı?"