Yıl 530'du.
Bizans İmparatoru Justinianus Nika ayaklanması ve veba salgını nedeniyle güçsüz düşen imparatorluğunu halkın gözünde yüceltmek için dünyanın en büyük katedralini yaptırmaya karar verdi.
Anadolu'nun yetiştirdiği iki önemli mimar Aydınlı Anthemius ile Didimli İsidoros 5 yıl gibi kısa bir sürede Ayasofya'yı tamamladı.
Kilisenin açılışını imparator
Justinianus ve patrik Eutychius büyük bir törenle gerçekleştirirken, İmparator Justinianus halka yaptığı konuşmada, Ayasofya o zamana kadar en büyük yapı olarak kabul edilen Süleyman'ın Tapınağı’ndan daha büyük olduğu için "Ey Süleyman! Seni yendim" diyordu.
Halk Justinianus'u çılgınca alkışlıyor, incilden dualar okunuyor ve her duadan sonra hep birlikte "AMEN" diye Tanrı'ya sesleniliyordu.
Bu açılıştan 100 yıl önce Ayasofya'nın hemen yanında bulunan Hipodrom'a Mısır'dan bir dikilitaş getirilmişti.
Dikilitaş Güneş Tanrısı "Amon Ra"ya adanmış bir anıttı.
Karnak'taki Amon Ra tapınağından sökülüp gemiyle İstanbul'a getirilmişti.
Amon insanlık tarihinin ilk tek tanrılı diniydi.
Bu dini Mısır'a firavun Akhenaton yaymıştı.
Amon Ra'ya inanlar Akhenaton'un yazdığı şu şiirle ibadet ederdi.
"Tanrı, uludur, birdir, tektir.
Ondan başkası yoktur.
Bir tanedir,
O’dur her varlığı yaratan.
Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh…
Ta başlangıçta vardı Tanrı.
Tek varlıktı o.
Hiçbir şey yokken o vardı.
Herşeyi o yarattı…
Ezelden beri gelen varlığı,
Ebediyete kadar sürecek.
Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu.
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman."
Mısırlılar Akhenaton'un bu şiirini dua gibi okur, ardından da duaların kabul edilmesi için "AMON RA" derlerdi.
Ayasofya'nın yakınındaki Dikilitaşın üzerinde de Tanrı Amon Ra'ya övgüler yağdırılıyordu.
Üzerindeki hiyerogliflerde "AMON RA" yüceleştiriliyordu.
*. *. *
Yıl 1932'ydi.
Aylardan Şubat.
Günlerden kadir gecesi.
Yer Ayasofya
Müslümanların kutsal kitabı Kuran ilk kez Türkçe okunacak.
Dönemin iktidarı bu konuya çok önem veriyor.
Günler öncesi gazetelerde duyurular yapılıyor.
Bu nedenle kadın, erkek, yaşlı, genç Ayasofya'da.
İçeride 40 bin, dışarıda 30 bine yakın müslüman var.
Mahşeri bir kalabalık.
30 hafız sırayla ayetleri Türkçe okuyor, 70 bin inanan ellerini semaya kaldırmış "AMİN" diyor..
Ertesi günkü gazete haberi şöyle;
"Dün gece Ayasofya Camii'nde toplanan yetmiş bine yakın kadın, erkek, Türk Müslümanlar, on üç asırdan beri ilk defa olarak Tanrılarına kendi lisanları ile ibadet ettiler. Kalplerinden, vicdanlarından kopan en samimi, en sıcak muhabbet ve an'aneleriyle Tanrılarından mağfiret dilediler. Ulu Tanrı'm ulu adını, semalar titreten vecd ve huşu ile dolu olarak tekbir ederken her ağızdan çıkan tek ses vardı. Bu ses Türk dünyasının Tanrısına kendi bilgisi ile taptığını anlatıyordu. Teravih biter bitmez caminin içinde emsali görülmemiş bir uğultu başladı. Bu, ne bir nehir uğultusuna, ne bir gök gürlemesine, ne de başka bir şeye benzemiyordu. Herkes ellerini semaya kaldırmış dua ediyordu. Bu uğultu bir kaç dakika devam etti. Müteakiben 30 güzel sesli hafız hep bir ağızdan tekbir almaya başladılar. Ayasofya AMİN sesleriyle yankılandı."
*. *. *
Aradan 88 yıl geçti.
2020'deyiz.
Bugünün iktidarı Ayasofya'da siyasi bir gövde gösterisine hazırlanıyor.
Gazeteler, televizyonlar Ayasofya'yı gündemden düşürmüyor.
24 Temmuz'da binlerce kişi Ayasofya'da topluca Cuma namazı kılacak.
Cumhurbaşkanı önderliğinde Cumhur iktidarı her fırsatta Ayasofya'yı ibadete açmanın doğruluğundan, kutsallığından, Fatih Sultan'a saygıdan dem vurarak, halkı ülkenin sorunlarından uzaklaştırmaya çalışıyor.
24 Temmuz'da imamlar yine kuran okuyacak
Ancak bu kez 88 yıl önce ki gibi Türkçe değil, Arapça okuyacak.
Ve binlerce kişi Arapça okunan ayetin anlamını bilmeden "AMİN" diyecek.l
*. *. *
Romalı düşünür Seneca binlerce yıl önce şöyle demişti.
"Din sıradan insanlar için gerçek, aydınlar icin yalan, iktidarlar içinse kullanışlıdır."
Ayasofya kelime anlamı olarak "Kutsal Bilgelik" demek.
Neredesin ey bilgelik?