Ali Rıza Şenol, hayranı olduğu “5” numaralı formayı kuşandığında Altay’da, yalın, okkalı, soylu bir futbol işçisi oldu.
Meşin yuvarlak ile şiirin yumuşaklığını, lirizmini yarattı, gücün ve cesaretin örneğini sergiledi, sessizlik içinde, gösterişsiz, sakin içten.
Her çocuk gibi sevdalandığı futbolla 14 yaşında Alibeyköy’ün Gençlik Kulübünde tanıştı. İzmir’e geldi, “Büyük Altay” da, “Büyük Futbolcu” oldu, hiç bir zaman “büyük” olmaya çalışmadan.
Derinlik, genişlik, markaj, alan savunması nasıl yapılır, bunları sahaya güzel yansıtanlardan oldu her zaman. Edison’un “Dehanın yüzde biri hüner, yüzde doksan dokuzu da terdir” sözünü düstur edindi.
Futbolunda kendine özgü bir stil yarattı. Ne rakipten ne meşin yuvarlaktan korktu. En son ana kadar bekleme cesaretinin örneği oldu. Topa en zor anlarda, en son sahiplendiğinde bile sakin olmayı bildi. Antrenmanlarda en çok çalışanlardan, maçlarda bu çalışmanın hakkını verenlerdendi. Cesaretini korkusuzca sunarken, direnmenin, dayanışmanın, kazanmanın tüm güzelliklerini yaşadı arkadaşlarıyla yıllarca.
“İnsanın insana ola sevgisi” hem futbol, hem sosyal yaşamının vazgeçilmez ilkesiydi. “Hayatım”sözcüğü dilinden “Kırmızı Gül” yakasından düşmezdi. Arkadaşlarının ince, zarif olarak tanımlamalar yaptıkları Ali Rıza Şenol ne futboldan ne Altay’dan koptu.
Futbolculuğunda nefer gibi görev yapan Ali Rıza Şenol’u teknik adamlığında da gösterişi ve öne çıkmayı sevmeyen, karınca çalışkanlığında biri olarak görürsünüz.
Ümit ve Ordu Milli futbol takımlardan kuşandığı ay yıldızlı forma onuru, Altay’da kuşandığı 5 numaralı forma gururudur.
Ölümlü insanlar, mutluluk duydukları başarıya doymazlar. “Topi” yaşamı boyunca dolu dizgin seven Rıza Şenol da başarıya doymayanlardandır ve Altay için hep aynı şiiri söylemiştir; Yüreğim sende rehin kalsın.