MENÜ
İzmir
Gündem Çeşme
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir Yeşilçam Çınarı; MÜNİR ÖZKUL
Atilla Köprülüoğlu
YAZARLAR
5 Ocak 2022 Çarşamba

Bir Yeşilçam Çınarı; MÜNİR ÖZKUL

‘’2018’in ilk yaprağı düştü kalbimize…

Mahmut Hocamızı kaybettik…"

Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük sanatçılardan, tiyatroculardan biriydi

Münir Özkul. 

Bizi bize anlatan efsaneydi.

Sinemada, tiyatroda.

Canlandırdığı bütün karakterlere hayran kaldık.

En çok onun "Baba", "Öğretmen" rollerinde sevdik.

"Gülen Gözler"de,

“Bak Beyim, sana iki çift lafım var” ile başlayan repliğini de ne çok sevmiştik Yaşar Usta'nın;

"Seeen, büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey!..

Sen mi büyüksün?..

Hayır, ben büyüğüm!

Beeen, Yaşar usta!

Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç!

Gözümde pul kadar bile değerin yok!.."

Münir Özkul, 12 yaşında Ankara’da bir tiyatro oyununda sahneye çıkar. 

Atatürk bu tiyatronun seyircileri arasındadır. Tiyatro da etkili bir performans sergileyen 

Dönemin diğer bir efsanesi Muhsin Ertuğrul tarafından oyun sonunda Atatürk’le tanıştırılır.. 

Atatürk ona övgü ile karşılık verir;

”Çocuk çok büyük bir tiyatrocu olacaksın" der ve başını okşayıp alnından öper...

Bu anekdotu sık sık dostlarıyla paylaşmaktan keyif alırdı. 

1981'de Ses Dergisi'ndendir alıntı;

"Benim sanat yaşamımda beş kişinin büyük etkisi olmuştur.

Bunlar Muhsin Ertuğrul, Ferdi Tayfur, Haldun Dormen, Sadık Şendil ve Şakir Eczacıbaşı'dır.

Sanat yaşamım içinde her zaman İbiş'e ve Kavuklu'ya hayranlık duymuşumdur. Nedenini şöyle anlatayım: İnsanı çeşitli etkilerden kurtarabilseydik ortaya birçok müşterek yönleri olan bir insan tipi çıkardı. Bu, gerçek yönleri ağır basan evrensel insan tanımı ve tipidir.

Ben Kavuklu'da veya İbiş'de kendi içimdeki o insanı yakalamak ve o insana varmak istiyorum.”

Bir röportajında da şöyle konuşur;

"Bu millet beni geçindirmiş, bakmış bana. Demek ki sevilmişim. Bu mutlulukların en büyüğü. Halkıma, milletime teşekkür ediyorum. Allah, onlara daha iyi şeyler vermeyi nasip etsin.”

Başarısını şu sözlerle dile getirirdi;

"Sinemada da tiyatroda da yalnız duygularımla oynadım.

Yaşadım da...

Seyirciye olan yakınlığım oradan.

Beni hep kendileri gibi gördüler.

Seyirci zaten bunu istiyor; kendi gibi birini görmek, yaşamını onunla paylaşmak.

Yaşamda da oyunculukta da yalnız duygularımın peşinden gittim.

İnsan hep başka bir insanı oynuyor yaşamda da. Tiyatro ve sinema yaşamdaki oyunların daha arıtılmış şekli, günlük klişelerde arınmış şekli. İşte ben hep yaşamla sanatımı birleştirmeye çalıştım.

Bildiğim tek oyunculuk yönü, yaşadığım gibi oynamak oldu."

"Onda kötülük diye bir şey yoktu.

O kadar iyi, güzel bereketli bakardı ki dünyaya...

Dünyada böyle yaşamak gerçekten yiğitliktir." diye yazdı Cüneyt Arkın da ardından...

Münir Özkul,

sadece ‘’Hababam Sınıfı’’, ‘’Neşeli Günler’’, ‘’Bizim Aile’’ ‘’Mavi Boncuk’’, ‘’Gırgıriye’’ değildi.

O; Meddahtı!

O; Tuluattı!

O; Ortaoyunuydu!

O; Kavuktu!..

İsmail Dümbüllü’ydü!

İbiş’’ karakteriydi... Ramazan manileriydi...

‘’Yollar kesilmiş alanlar sarılmış/

Tel örgülerçevirmiş yöreni/

Fırıl fırıl kuşlar tepende/ Benden geçti mi demek istiyorsun/

Aç iki kolunu iki yanına/ Korkuluk ol’’

demiş Rıfat Ilgaz’dı Rıfat Ilgaz!..

Bir ömür tiyatroydu. Hâldun Taner’di!

’’Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’’ndaki unutulmaz tiradı okuyandı da!:

‘’Aktör dediğin nedir ki, oynarken varızdır.

Yok olunca sesimiz bu hoş kubbede bir hoş seda olarak kalır.

(…)

Artık kendimiz yoğuz.

Seyircilerimiz de kalmadı.

Ama repliklerimiz fısıldaşır durur sabaha kadar.

Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır.

Perdeee!’’

Sayısız tiyatro oyunu, 400’ün üzerine filmdi. Dizilerdi...

Sadık Şendil’in "Kanlı Nigar'’ıydı…

Tiyatromuzun gelmişinde de geçmişinde de ‘’en’’ Ustalar’dandı!

12 Eylül cuntacılarını protesto eden ve bu amaçla İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan istifa eden tek sanatçıydı!

Hiçbir cümle Münir Özkul’u anlatmaya kafi değildir.

Yetmez!

Yetemez!..

Bilge der ya; ‘’Bu dünyada kendini yüceltenler, ‘sanat ve bilime’ kendini feda edenlerdir!’’

İşte Münir Usta da bir fedaydı tiyatroya, sinemaya...

Yani; sanata!..

Münir Özkul,

bize yüreğini bıraktı, gökyüzünde parlak bir yıldız oldu.

Tıpkı; Adile Naşit, Kemâl Sunal, Tarık Akan, Zeki Alasya, Halit Akçatepe ve diğer ustalar gibi...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gündem Çeşme