Atatürk
kahvesini şekersiz içmeyi neden severdi?
Bu alışkanlığının bir nedeni vardı.
Savaş zamanı şeker bulmak olanaksız olunca şekersiz kahve içmek de onun için bir alışkanlık olmuştu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi son kahve fincanının hikayesini Falih Rıfkı Atay'ın notlarıyla şöyle aktaralım:
“Gazi Paşa Cumhuriyet’in kuruluşunun 15. Yılı'nda hastaydı.
Neşesini yitirmişti. Hayatının hiçbir devresinde şikâyetçi olmamış bu sarışın adam gün be gün resmen eriyordu.”
***
7 Eylül 1938...
Prof. Dr. Fiessinger, Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ü muayene etti, kendisine şöyle dedi:
“Görüyorum ki, önerilerimi pek dikkate almıyorsunuz.
Oysa sıhhatiniz her şeyden önemli.
Sigarayı azaltmış olmanız çok memnuniyet verici, ancak yanında lütfen kahve içmeyin.
Şu anda sizin için bir fincan kahve bir kadeh alkolden daha tehlikeli. Lütfen kahve içme alışkanlığından vazgeçelim.”
“Tamam Doktor, siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım.
Ama son kahvemi birlikte içmeyi teklif ediyorum size.”
“Emriniz olur!"
Biraz sonra kahveler gelir, biri şekerli diğeri sadedir.
Gazi, Doktor’la sohbet ederek kahvesini içer.
Ve bu kahve; her gün 15 fincan kahve içen
"Sarı Paşa"nın hayata veda etmeden önce içtiği son
kahvedir!..
Doktor saraydan ayrıldıktan hemen sonra "Manevi Kızı" Sabiha Gökçen Hanım,
Paşa’nın odasına girer.
Gazi,
“Gel Sabiha, gel çocuk. Sana bir sır vereceğim.”
“Emredin efendim.”
“Şu masanın üstündeki kahve fincanını görüyor musun?”
“Evet, efendim.”
“İşte o benim içtiğim son kahve…
Profesör Fiessinger kahve içmemi kati surette yasakladı...”
***
Sabiha Gökçen Atatürk’e ait olan kahve fincanını alarak odadan çıktıktan sonra tam 65 yıl bu kahve fincanını telvesiyle birlikte saklar...